|
|
Osmanlı Çorbaları |
|
elektrik
Aşçı
Kayıt: 19.12.2016
Mesajlar: 15 Şehir: Yozgat |
Kısa URL: https://ml.md/lc122301
Gönderme Tarihi: 06.Oca.2017
1,230 defa indirildi / yazdırıldı
|
Ömür Akkor
Türk ve Osmanlı mutfağının belki de en önemli yemek pişirme biçimi çorbadır. Tahıl ve çoğu zaman içine et, balık ya da tavuk konularak pişirilen çorba, bir öğün yemek yerine de geçer.
Yeniçeri ocağının birliğini sembolize eden çorba kazanı nın devrilmesi başkaldırı göstergesidir ve burada "çorba simgesel bir işarettir. Yine savaş esnasında çorbanın kay nadığı kazanın düşman eline geçmesi bir yeniçeri orta sı için büyük bir mahçubiyet olarak kabul edilmektedir.
Kısaca çorba şimdilerde alelade bir başlangıç olarak algı lansa da büyük Türk mutfak kültürü için çok çok önemli manevi anlamlara sahiptir.
15. yy. ve sonrasında da sofralarda daha da çeşitlenen çorba 18. ve 19. yy.'da ise altın çağını yaşamaktadır. 18. yy.'a ait bir yemek kitabında soğuk içilen balık çorbasın dan, 19. yy.'da İstanbul seyahatnamelerinde soğuk francala çorbasından bahsedilmesi, bu çeşitliliğin önemli göster gelerindendir. Hatta II. Mahmut tarafından açılmış ba tılı anlamda ilk tıp fakültesi Mekteb i Tıbbıye i Adliye i Şahane hocalarından Mehmet Kamil, yazdığı ilk Türkçe yemek kitabımız olan Melceüt Tabbahin'in önsözünde bu çeşitlilikten sıkılarak Yahni kebâb u mâst bâ hergiz neyâyed pîş i mâ Ey tâl i bed baht ı mâ hep şûrba hep şûrba Önüme asla yahni, kebap ve bozcaaş gelmez Ey kötü talih bizim bahtımıza hep çorba hep çorba mı gelecek dizeleri ile kitabına başlar.
Tutmaç, oğmaç, ciğer, badem, çerkes, düğün, tavuk suyu, mantı, buğday ve ayran çorbaları her dönem en meşhur çorbalar arasındadır. Bunların dışında bozca, erişte, erik, işkembe, pirinç, kelle, paça, sumak, nane, balık, un, tatar, nohut, süt, mestane, ekşili, hamur, lohusa, kulak, ak, bozca çorbaları en çok bilinen çorbalar arasındadır.
Yine mutfak kültürümüzde çorbayı ortadan yemek kim se bilmese de içinde büyük bir nezaket barındırır. Tah ta kaşıkla ortadan çorba içilirken, kaşığın ortadan ikiye uzunlamasına bölündüğü kabul edilip, kaşığın yarısı du dağa değdirilir, diğer yarısı çorbanın kasesine daldırılır. Böylece hiçbir zaman dudağınıza değen taraf, kasedeki çorba ile temas etmez. Hatta mevlevilikte ortadan çorba içilirken masada su içmek istenirse kaşıklar masaya bırakılır, su içmek isteyen kişi suyunu içip bardağını masaya bırakıncaya kadar hakkı olan bir kaşık çorbayı biz içeriz korkusuyla çorba içmeye devam edilmez.
Çorbaların belki de en çok rağbet gördüğü sofralarsa iftar sofralarıdır. İster yaz ister kış olsun, iftar sofralarında çorba bulunmaması pek mümkün değildir. Günümüzde mercimek, ezogelin, yayla, tavuk suyu gibi pek az çeşidi hafızamızda tutsak da, büyük Türk mutfak kültüründe çorba önemli bir yere sahipitir. Hastaya tavsiye edilir, yoksula dağıtılır, misafire ikram edilir.
|
Osmanlı Çorbaları |
|
tigin
Aşçı
Kayıt: 28.11.2016
Mesajlar: 16 Şehir: Manisa |
Kısa URL: https://ml.md/lc121544
Gönderme Tarihi: 07.Arl.2016
1,707 defa indirildi / yazdırıldı
|
THY Skylife
Birçok yabancı yazar ve diplomat, Osmanlıda halk ve saray sofralarında önemli bir yeri olan çorbaların çeşitliliğini ve lezzetini günlüklerinde anlatır. XV. yüzyılda saray mutfağında 40'tan fazla çorba çeşidi vardı.
Bütün giderleri devlet tarafından karşılanan daimi ordu için çorba simgesel bir değer kazanmıştı. Yeniçerilerin çorbayı içmeyip kazan kaldırmaları, başkaldırdıklarının işaretiydi. Aynı Yeniçeriler için çorba kazanını savaş meydanında düşmana kaptırmak da büyük bir utanç sebebiydi.
Ünlü seyyah Evliya Çelebi, seyahatnamesinde çorbaya sıklıkla yer verir. Buğday çorbası, tıpkı buğday gibi sembolik değer taşıyan bir yiyecek olarak Seyahatnamenin çeşitli yerlerinde geçer. Evliya Çelebi şöyle der: "İlk sıcak yemeği yiyen Hz. Âdemdir." Yediği yemek de Aşı Baba diye adlandırılan buğday çorbasıdır.
Evliya Çelebi'ye göre Osmanlı tekkelerinin, imarethanelerinin ve kervansaraylarının tek ortak yiyeceği buğday çorbasıdır. İmarethaneler buğday çorbasını şerefli günler diye bilinen tüm kutsal geceler, bayramlar ve cuma günleri haricinde pişirir, şerefli günlerde ise buğday yerine pirinç çorbası yaparmış.
Evliya Çelebi, İstanbuldaki işkembeci dükkânları ve burada baharatlarla tatlandırılan sakatat çorbasına da dikkat çeker. Kelle paça çorbasına Taam-ı Atîk diyerek kadim bir yemek olduğunu belirtir ve bu çorbanın Hz. Peygamber'e (s.a.v.) sunulan bir yemek olduğundan da bahseder.
Günümüzdeki çorbacılar da Osmanlı dönemindeki çorbacıların geleneğini devam ettiriyorlar.
|
Osmanlıda Çorbalar |
|
Saadet
Türkçe Admin
Kayıt: 12.07.2005
Mesajlar: 9327 Şehir: Ankara |
Kısa URL: https://ml.md/lc35748
Gönderme Tarihi: 25.Nis.2009
2,493 defa indirildi / yazdırıldı
|
Türklerin baş yemeği çorbadır. Önce koyun etinin suyu ile yapılmış pirinç çorbası içilir. Çorbaya limon suyu veya sirke dökülür. Birazda karabiberler koyarlar. Böylece ortaya koyu bir çorba çıkar…
Çorbanın geleneksel bir yiyecek olması dışında besleyici ve de ekonomik oluşu toplumun tüm kesimleri arasında yayılmasına neden oldu imparatorluğun her yerinde halkın en alt kesimlerinden padişaha kadar herkes akşam yemeğinde hatta çoğu kez sabah kahvaltısında bile çorba içerdi.
MALZEMELERİNE GÖRE ÇORBALAR
Tahıllı, bakliyatlı ve hamurlu çorbalar
Buğday çorbası, bulgur çorbası, erişte çorbası, şehriye çorbası, nohut çorbası, mercimek çorbası, tarhana çorbası, pirinç çorbası.
Et ve sakatat çorbaları
İşkembe çorbası, paça çorbası, ciğer çorbası, ekşili-köfteli çorba
Yoğurt ve süt çorbaları
Ak çorba bozca çorba ayran çorbası düğün çorbası
Tavuk çorbaları
Pirinçli, pirinçsiz, terbiyeli, sebzeli, erişteli, çeşit çeşit tavuk çorbaları.
Sebze çorbaları
Havuç çorbası ,lahana çorbası,şalgam çorbası,taze bakla çorbası vb.
|
|
Osmanlıda Çorbalar Tarifleri Diğer Konular
|
|