Yiyiniz iciniz ancak israf etmeyiniz (Araf 31)
lezzetler.com yemek tarifleri paylaşım sitesi

Yemek Tarifleri > Diğer Konular > Osmanlı Şerbetleri (4 adet - 86,347 defa bakıldı)

Osmanlı Şerbetleri


Fotoğraflı Yemek Tarifleri

Ana Sayfa
Video Yemek Tarifleri
Yemek Galerileri
Ana Yemek Tarifleri
Tatlı Tuzlu İkram Tarifleri
Yöresel Yemek Tarifleri
Geleneksel Yemek Tarifleri
Etnik Yemek Tarifleri
Dünya Mutfaklarından Yemek Tarifleri
Diyet Yemek Tarifleri
Markalardan Yemek Tarifleri
Bebek Yemek Tarifleri
Vejetaryen Yemek Tarifleri
Osmanlı Yemek Tarifleri
Kamp Yemek Tarifleri
Sebze Yemek Tarifleri
Meyve Tarifleri
Kırmızı Et Yemek Tarifleri
Av ve Kümes Etleri Tarifleri
Balık ve Deniz Ürünleri Yemek Tarifleri
Sakatat Yemek Tarifleri
Çerez Tarifleri
Tahıl Yemek Tarifleri
Diğer Malzemelerden Yemek Tarifleri
Pişirme Yöntemlerine Göre Yemek Tarifleri
Tatlarına Göre Yemek Tarifleri
Kolay Yemek Tarifleri
En Yeni Yemek Tarifleri
Malzemeye Göre Arama
Genel Konular
Besinlerin Değerleri
Şifalı Bitkiler
Aşçılığın Püf Noktaları
Sofra Düzeni ve Servis
Mutfak Takımları
Yemek Hakkında Sözler
Yemek Rüyaları
Yemek Fıkraları
Diğer Konular
Sağlık Konuları
Site Hakkında
Makaleler
Söyleşiler
Anketler
Mütevazı Lezzetler®

Üye Girişi
Üye Ol


Osmanlı Şerbetleri

saba
Aşçıbaşı
Aşçıbaşı

Kayıt: 16.12.2008
Mesajlar: 27
Şehir: Balıkesir
Kısa URL: https://ml.md/lc31207
Gönderme Tarihi: 16.Arl.2008
9,524 defa indirildi / yazdırıldı




Türk'lerde serinletici içecek olarak şerbetler pek ünlüdür. Eski zengin konaklarında ve saraylarda mevsim şerbetleri özenilerek hazırlanırdı. Bunların başlıcaları meyve veya çiçeklerden elde edilir ve her mevsimde bahar kokulariyle serinlemek mümkün olurdu.
Bu şerbetlerin en ünlüleri gül şerbeti, gelincik şerbeti, menekşe şerbeti, zambak şerbeti gibi çiçeklerden yapılan şerbetlerdir.
Vişne, çilek, kaysı, frenk üzümü, ahududu, turunç, portakal, koruk şerbeti ve limonata gibi meyvelerle yapılan mevsim şerbetlerinden gayrı kavun çekirdeğiyle yapılan subye, keçiboynuzuyla yapılan harup, demirhindi ve bal şerbeti gibi şerbetler de vardır.



Osmanlı Şerbetleri

yavru kedi
Şef Aşçıbaşı
Şef Aşçıbaşı

Kayıt: 14.07.2015
Mesajlar: 41
Şehir: Diyarbakır
Kısa URL: https://ml.md/lc109687
Gönderme Tarihi: 19.Tem.2015
1,699 defa indirildi / yazdırıldı




Metin Okutan

Gül, nilüfer, menekşe, zambak gibi çiçeklerden ve aralarında misk ve amberin de yer aldığı baharatlardan üretilen şerbetlerin başı çektiğini görüyoruz. Hatırlı konuklara, büyük paralar harcayarak üretilen bu şerbetlerden sunulurdu. 1573 yılının kayıtlarında sarayın helvahanesinde üzüm, limon, menekşe gibi şerbetlere ilaveten 851 okka (yaklaşık 1 ton) kırmızı ve beyaz gülden ve 52 bin 300 adet nilüfer çiçeğinden şerbet üretildiğine tanık oluyoruz.

O dönemlerde İstanbul'un etrafını kuşatan bağlarda yetiştirelen üzümler taze olarak tüketildiği gibi kış için kurutulur ve şerbet yapımında da kullanılırdı. Sözünü ettiğimiz "hatırlı şerbetlerin" dışında üzüm ve bal şerbetinin "sıradan şerbetler" olarak görüldüğünü belirtmeden geçmeyelim.

Konyalı epeydir artık yapmıyor. Yine Sirkeci'de bulunan, asırları devirmiş bir ulu çınar Hacı Bekir günlük olarak, taze taze meraklılarına sunuyor. Birkaç yer daha yapıyor ama "şimdilik" en iyisi Hacı Bekir'de. Araplar'ın "tamr hindi" olarak ifade ettikleri "Hint hurmasına" bizler demirhindi demişiz.
Umarım bir gün, "Adı güzel, tadı güzel" demir hindi şerbeti hakkıyla yapılarak, herkesin kolaylıkla ulaşabileceği bir güzellik olarak hayatımızdaki yerini alır.

Aslında şerbeti yalnızca Osmanlı olarak görmek pek doğru değil. Anadolu Selçuklu Mutfağı'ında da şerbet çeşitlerine rastlıyoruz.
Kar, su, nişasta ve pekmezle yapılan "kar şerbeti", malzemesi gül olan "gülap şerbeti", şeker şerbeti, nardan yapılan "nardenk şerbeti", pekmez şerbeti ve "sirkencubin" hemen akla gelenler. Hazır adını anmışken bu haftanın tariflerinden biri de "sirkencubin" olsun. Tarif, Ömür Akkor'un Selçuklu Mutfağı adlı kitabından...

Yakın zamana kadar yaz geldiğinde İstanbul’un sokak, cadde ve meydanlarında, süslü güğümleri, bembeyaz önlükleriyle şerbet satıcılarına rastlanırdı. Eski dönemlerde şehrin her noktasını dolaşan şerbetci "tayfası" yazın "serinletici" soğuk, kışın ise "kızdırıcı" sıcak üzüm şerbeti, tarçınlı hacı şerbeti, karanfilli, güllü şerbetler satarlarmış. Evliya Çelebi'nin "cana safa, ruha gıda" olarak ifade ettiği bu leziz içeceklere, Osmanlı ülkesindeki Batılı elçiler de ilgisiz kalmamış ve notlarında tariflerine bile yer vermişlerdir.

Çok sevilen Arap şerbetini Busbecq şöyle anlatıyor: "...Bununla beraber bir içecekleri daha vardır. Yeri gelmişken nasıl yapıldığını anlatayım: Üzümü sıkıp suyunu bir ağaç fıçıya dolduruyorlar. Sonra buna bir miktar sıcak su ilâve ederek iyice karıştırıyorlar.

Üzerini dikkatle örtüp 2 gün dinlenmeye bırakıyorlar... Ekşimeye başladığında bunun tadına bakarsanız pek yavan gelir. Ama daha sonra ekşi bir lezzet alır ki biraz tatlı bir şeyle karıştırılınca çok hoş oluyor. Türkler bu içeceğe 'Arap şerbeti' diyorlar. İstanbul'da pek bol bulunan karla soğutulunca birkaç gün müddetle içilebiliyor. Fakat daha fazla zaman geçince iyice ekşiyor..."


Osmanlı Sofralarının Vazgeçilmez Geleneği Şerbet

martı
Şef Aşçıbaşı
Şef Aşçıbaşı

Kayıt: 21.02.2014
Mesajlar: 57
Şehir: İzmir
Kısa URL: https://ml.md/lc109465
Gönderme Tarihi: 12.Tem.2015
1,434 defa indirildi / yazdırıldı




Metin Okutan

Sofralarımızın kadim serinliği olan şerbet, eski canlılığını yitirse de evlerde bu ferah geleneği devam ettiren hanımların sayısı azımsanacak gibi değil. Osmanlı’da şerbetsiz bir ziyafet sofrası düşünülemezdi
Osmanlı sofralarının vazgeçilmez geleneği şerbet
Çinliler’le komşu olan Orta Asyalı atalarımız, tıpkı Çinliler gibi tatlıdan pek hazzetmezlermiş. Hatta Türk toplumunda "erkek adamın" tatlı yemesi kaşların fena halde çatılmasının sebebiymiş. Bu durum Anadolu'ya gelmemizle birlikte sona ermiş. İslamiyet’in kabulü, tatlıyla araları "fevkalâdenin fevkinde" olan Araplar’la yakın temas, günümüze değin gelen tatlı tutkumuzun sebebi olmuş. Gazlı, kolalı, meyve suyu adı altında bol şekerli renkli suların hayatımıza girmesiyle "gönül tahtımızı terk eden" şerbetler, bu haftanın konusu oldu. Sıcak Ramazan'ı yaşadığımız bu günlerde, buz gibi lezzetli içeceklere şöyle bir göz atalım istedim.

Şurup ve şerbet kültürümüz canlılığını önemli ölçüde yitirse de, evlerde bu geleneği hâlâ sürdüren hanımların varlığı, ümitlerimizin kırılmasına engel oluyor. Fakat gündelik hayatımızda kullandığımız bazı deyimler (şimdilik) varlıklarını "inatla" sürdürüyorlar. Güzel bir günü "hava bugün şerbet gibi" sözleriyle anlatırken, mecazi anlamda "Kan kusup kızılcık şerbeti içtim" demekte sakınca görmüyoruz. Ölümü "Ecel şerbeti içmek" olarak görmemiz ise, bana her zaman fazlasıyla şairane gelmiştir.

Çok köklü bir geleneği olan şerbetlere Osmanlı büyük önem vermiştir. Şerbetsiz bir ziyafet sofrası akla aykırıdır. Her dönem, her mevsim soğuk ya da sıcak şerbet içilmesi neredeyse bir mecburiyettir. Gerek meyvelerden gerekse çiçeklerden yapılanların çeşidi şaşırtıcı derecede çoktur. Geleneksel şerbetlerin iki türlü yapım şekli olduğundan bahsedilir; birincisi meyvenin suyunun sıkılarak şeker karıştırılmasıyla elde edilir. İkinci yöntem ise, meyve suyu şekerle kaynatılarak koyu kıvamlı bir şurup yapılır ki, bu yöntem daha uzun süre dayanması açısından önem arz eder. İçileceği vakit bir miktar suyla inceltilerek ikram edilir.

Şerbet ile şurup aynı değil: Şerbet ve şurup, Arapça içmek anlamında kullanılan "şariba" kelimesinden geliyor.Şurubun sık sık şerbetle aynı anlamda kullanılmasının sebebi de bu olsa gerek.Fakat dilimizde her ikisi farklı anlam ifade ediyor. Şurup kaynatılarak yoğunluğu artırılmış içecekler için kullanılırken şerbet,şurubun bir miktar suyla inceltilmesiyle elde edilen içecekleri anlatıyor.

Evliya Çelebi şerbetlere misk, amber, gül suyu ve menekşe katıldığını anlatır. Bunun dışında birbiriyle uyumlu karışımların yapıldığı da biliniyor. Meyveden yapılanların dışında, çiçeklerden elde edilen şerbetlerin eski dönemlerde hayli yaygın olduğunu söylemeden geçmeyelim. Gelincik ve gül şerbetleri dışında menekşenin katkı maddesi olmasının haricinde, "müstakil" olarak şerbetinin yapıldığını da belirtelim.


Osmanlı Mutfağında Şerbet

seçen
Aşçıbaşı
Aşçıbaşı

Kayıt: 03.05.2019
Mesajlar: 27
Şehir: İzmit
Kısa URL: https://ml.md/lc142459
Gönderme Tarihi: 04.May.2019
630 defa indirildi / yazdırıldı




THY Skylife

Yüzlerce çeşidi olan şerbet, modern içeceklerin keşfinden önce, özellikle sıcak Doğu medeniyetlerinde ferahlatıcı olarak asırlarca içilmiştir.
Osmanlı zamanında, Topkapı Sarayı'nda şerbetleri helvacıbaşı yapardı. Şerbet kelimesi Arapçada "içmek" anlamına gelen "şariba"dan gelir.
Evliya Çelebi Bitlis’te nar, kayısı ve ravent şerbetiyle birlikte gelincik şerbeti içtiğini yazar. Fransız botanikçi Pierre Belon, 1546-1551 arasında Osmanlı'da şerbetin incir, erik, armut, şeftali, kayısı, üzüm veya balla hazırlandığını, yazın buz veya karla soğutulduğunu belirtmiştir. İngiliz gezgin Moryson Türklerin bütün kış yedikleri üzüm, kayısı, kavun, balkabağı gibi ürünlerin yanı sıra başka birçok meyve yetiştirdiklerini; sıcak havalarda bunlardan bazılarından yapılan soğuk şerbetin sağlığa zararlı değil, bilakis çok şifalı olduğunu söyler. 1577 yılında Floransa dükü Francesco Medici’nin Venedikli Mafeo Veniero’ya mektup yazarak şerbetin ve Türklerin yaptıkları diğer güzel ilaç ve içeceklerin tarifini bildirmesini rica etmesinden, Avrupa’da şerbet içme alışkanlığının Venedik’te başladığı anlaşılıyor.
İtalyancada sorbetto adını alan şerbet zamanla dondurmaya dönüştü. XVII. yüzyılda İtalyanlar dondurdukları şerbete yine sorbetto dediler. Fransızcada ve İngilizcede meyveli dondurmaya hâlen sorbet denir.
Şerbet İtalya’dan sonra Fransa'ya ve İngiltere’ye yayılmıştır. Şerbetin ünü artınca Türkiye’den İngiltere’ye hazır şerbetlik şeker ihracatı başlamıştır. 1662’de Great Turk (Büyük Türk) Kahvesi'nde Türkiye’de üretilen limonlu, güllü ve menekşeli şerbetler satılmıştır. Şerbetlik şeker ihracatı XVIII.yüzyılda da sürmüştür.







Osmanlı Şerbetleri Tarifleri Diğer Konular



(4 adet Osmanlı Şerbetleri 86,347 defa bakıldı)

1 2 3 4

lezzetler.com
Site Hakkında
Kullanım Kuralları
Üyelik Kuralları
Gizlilik Bildirimi
Hediyeli Üyelik
Alan Adlarımız
Bölümler
Yemek Kitapları
Mütevazı Lezzetler® Yemek Kitabı
Mütevazı Lezzetler® İkramlar
Mütevazı Lezzetler® Kurabiyeler
Mütevazı Lezzetler® Çorbalar
Mütevazı Lezzetler® Pilavlar
Mütevazı Lezzetler® Videoları
Mütevazı Lezzetler® Fotoğrafları
Mütevazı Lezzetler®
Mütevazı Lezzetler® Sertifikaları
Mütevazı Lezzetler® Türkçe
Mütevazı Lezzetler® Azəricə
Mütevazi Lezzetler® English
Mütevazi Lezzetler® Español
Mütevazi Lezzetler® Deutsch
Mütevazi Lezzetler® Français
Mütevazi Lezzetler® Italiane
Скромные Вкусы® Русский
لذيذ المتواضع ®عربية
Video Sunucuları
video.lezzetler.com
video.ml.md
Youtube
Dailymotion
Facebook
İzlesene
Mynet
Sosyal Medya
lezzetler.com facebook uygulaması
lezzetler.com facebook sayfası
lezzetler.com twitter sayfası
Mütevazı Lezzetler® facebook sayfası
Mutevazı Lezzetler® twitter sayfası

izmir escort - alsancak escort