Osmanlı Mutfağında Şerbet
THY Skylife
Yüzlerce çeşidi olan şerbet, modern içeceklerin keşfinden önce, özellikle sıcak Doğu medeniyetlerinde ferahlatıcı olarak asırlarca içilmiştir.
Osmanlı zamanında, Topkapı Sarayı'nda şerbetleri helvacıbaşı yapardı. Şerbet kelimesi Arapçada "içmek" anlamına gelen "şariba"dan gelir.
Evliya Çelebi Bitliste nar, kayısı ve ravent şerbetiyle birlikte gelincik şerbeti içtiğini yazar. Fransız botanikçi Pierre Belon, 1546-1551 arasında Osmanlı'da şerbetin incir, erik, armut, şeftali, kayısı, üzüm veya balla hazırlandığını, yazın buz veya karla soğutulduğunu belirtmiştir. İngiliz gezgin Moryson Türklerin bütün kış yedikleri üzüm, kayısı, kavun, balkabağı gibi ürünlerin yanı sıra başka birçok meyve yetiştirdiklerini; sıcak havalarda bunlardan bazılarından yapılan soğuk şerbetin sağlığa zararlı değil, bilakis çok şifalı olduğunu söyler. 1577 yılında Floransa dükü Francesco Medicinin Venedikli Mafeo Venieroya mektup yazarak şerbetin ve Türklerin yaptıkları diğer güzel ilaç ve içeceklerin tarifini bildirmesini rica etmesinden, Avrupada şerbet içme alışkanlığının Venedikte başladığı anlaşılıyor.
İtalyancada sorbetto adını alan şerbet zamanla dondurmaya dönüştü. XVII. yüzyılda İtalyanlar dondurdukları şerbete yine sorbetto dediler. Fransızcada ve İngilizcede meyveli dondurmaya hâlen sorbet denir.
Şerbet İtalyadan sonra Fransa'ya ve İngiltereye yayılmıştır. Şerbetin ünü artınca Türkiyeden İngiltereye hazır şerbetlik şeker ihracatı başlamıştır. 1662de Great Turk (Büyük Türk) Kahvesi'nde Türkiyede üretilen limonlu, güllü ve menekşeli şerbetler satılmıştır. Şerbetlik şeker ihracatı XVIII.yüzyılda da sürmüştür.