|
|
Balkabağı |
|
Cankat
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 04.04.2009
Mesajlar: 725 Şehir: İzmir |
Kısa URL: https://ml.md/lc35256
Gönderme Tarihi: 09.Nis.2009
4,563 defa indirildi / yazdırıldı
|
THY Skylife
Hollywood filmleri aracılığıyla artık bizim de yakından tanıdığımız 'Cadılar Bayramı'nın vazgeçilmez simgesi ve aynı zamanda dekoru olan kış kabağına, eskiden 'helvacı kabağı' ya da 'kestane kabağı' da denirdi ama bu sebzeye verilen en yaygın isim, herkesin bildiği gibi 'balkabağı'dır. Kabak bir sıcak ve ılıman bölge bitkisi olup, Avrupa'ya Amerika'dan gitmiştir. Ülkemize ise 17. yüzyılda girmiş, Anadolu iklim şartlarına uyum sağlamış ve hızla çeşitlenmiştir. Pek sevilmiş, tüketimi büyük ölçüde artmış ve bugün Türkiye'yi kabağın ikinci anavatanı haline gelmiştir.
Geçmiş yüzyıllarda insanların beslenmesinde önemli rol oynayan bu gösterişli bitkinin ülkemizde en çok ceviz ve kaymak eşliğinde tüketilen klasikleşmiş tatlısı bilinir ve tüketilir. Oysa özellikle eskiden balkabağının yanı sıra sakız ve su kabağı adı verilen kabak cinsleri de çorba, yahni ve zeytinyağlı olarak pişirilir ve ayrıca çok sevilen bir börek içi malzemesi olarak da kullanılırmış.
ÜÇ TEMEL GIDADAN BİRİYDİ
Balkabağı çok eski dönemlerde Batı dünyasında ve özellikle Amerika yerlilerinin beslenmesindeki üç temel gıdadan biriydi. Lifli, nişastalı ve zengin vitaminli oluşu nedeniyle önemli bir besin kaynağı olan balkabağı, tarladan koparıldığı andan itibaren serin bir ortamda altı ay kadar bozulmadan saklanabilme özelliğine sahip. Soğuk depoculuğun henüz bilinmediği dönemlerin en önemli sorunlarından biri, yiyecekleri uzun süre ve sağlıklı bir şekilde muhafaza edebilmekti. İşte balkabağı dayanıklı bir bitki olması nedeniyle her evde tercih edilen bir sebze olmuş ve geçmiş dönemlerde hem tuzlu hem de tatlı yemeklerin hazırlanmasında yoğun olarak kullanılmıştı. Pişirme kaplarının henüz ortada olmadığı dönemlerde kabağın bizzat kendisi olma işlevini de üstlenebiliyordu. Geleneksel Arjantin mutfağında kabağın içi biraz oyulup, içine et konulur ve fırında ya da köz ateşinde bu şekilde pişirilirmiş. Yine eski tariflerden anlaşılmaktadır ki, kabağın içine süt, bal konulmuş ve bunlar köz üzerinde hep birlikte pişirilerek, güzel bir kabak tatlısı elde edilmiştir.
Bu yöntem Türk mutfağında da uygulanır. Anadolu'nun bazı köylerinde kabağın içine pekmez doldurulur, ayrıca içine çam fıstığı, badem, çeşitli kuru meyve ve bal konularak fırında pişirilip, balkabağı dolma tatlısı yapılır.
KULLANIMI AZALIYOR MU?
Günümüzde dünya mutfaklarında balkabağı kullanımı eskiye oranla daha az. Bunun en önemli nedeni ise, gıda dağıtım ve tedarik koşullarının artık çok daha kolay olması. Diğer önemli bir neden de mevsimlere bağımlı olan beslenme alışkanlığının artık terk edilmiş olması. Bu durum ister istemez, bugüne kadar yaygın olarak tüketilen birçok gıdadan uzaklaşılmasına yol açıyor. Batı'da balkabağı kimi zaman yaz mevsiminin sona ermesi nedeniyle düzenlenen festivallerde, ya da 'Cadılar Bayramı' gibi folklorik etkinliklerde bir çeşit dekor olarak boy gösteriyor. Özellikle Avrupa ülkelerinde kasım ayı boyunca hemen her taraf, dükkânlar, sokaklar, evler balkabaklarıyla süsleniyor.
Ülkemizde ise balkabağı kış sofralarının aranan ve sevilen bir tatlısı olmaya devam ediyor. Ayrıca Akdeniz ve doğu Akdeniz bölgelerimizde kireç kaymağına yatırılarak yapılan kabak şekerlemeleri, giderek moleküler bir hal alan dünya mutfağına tam anlamıyla parmak ısırtıyor. Bu yılbaşında da cevizli, tarçınlı, pekmezli veya kaymaklı balkabağı tatlısı şüphesiz sofralardaki başköşesine kurulacak
|
Balkabağı |
|
Hiç Kimse
Super MOD
Kayıt: 10.02.2006
Mesajlar: 771 Şehir: Bahçelievler/ANKARA |
Kısa URL: https://ml.md/lc102778
Gönderme Tarihi: 06.Kas.2014
1,640 defa indirildi / yazdırıldı
|
Anadolujet Magazin
Balkabağı en çok tatlısıyla bilinir. Ancak balkabağının soframıza kattığı lezzet, sadece tatlısından ibaret değil.
Balkabağı denince akla ilk tatlısı gelse de, yüzyıllardır değişik tariflerle sofralarımızı zenginleştiriyor.
İçerdiği magnezyum, beta karoten, C,K ve A vitaminleri, demir, kalsiyum, sodyum, fosfor, potasyum ile son derece zengin bir besin kaynağı olan balkabağının yağ ve kalori oranı da bir hayli düşük.
Geçmiş dönemlerde hem saray hem de halk mutfaklarında kullanılan balkabağının; dolması, tatlısı, böreği, reçeli, kavurması, kuzu etli yemeği, çorbası, çiğ salatası, baklagillerle beraber pişirilen çeşitli yemekleri ve kurabiyesi de yapılıyor.
Küçük bir not: Kabağın hangi çeşidini tüketirseniz tüketin buharda pişirme yöntemini veya çiğ olarak rendeleyerek salatasını yapmanızı öneririz. Böylece kabak, içerdiği besin ögelerini kaybetmez ve siz de bu sebzenin vitaminlerinden faydalanmış olursunuz.
|
Sonbaharın Tadı Balkabağı |
|
tigin
Aşçı
Kayıt: 28.11.2016
Mesajlar: 16 Şehir: Manisa |
Kısa URL: https://ml.md/lc121547
Gönderme Tarihi: 07.Arl.2016
1,189 defa indirildi / yazdırıldı
|
THY Skylife
Kabağın bu topraklardaki hikâyesi çok eskiye dayanıyor aslında. Hekimlerin Babası olarak anılan Bergamalı Galen eserlerinde kabağın yararlarından bahseder. Beden dokusunun kendini yenilemesi için önemli bir vitamin hazinesi barındıran kabak, sadece tadı ile değil verdiği şifayla da önemli bir besin maddesi olarak öne çıkıyor. Günümüzde kabaktan tam 40 çeşit yemek, tatlı ve şekerleme yapılıyor.
Kabak, Sakaryanın hemen hemen tüm bölgelerinde yetişir. Özellikle "kara toprak" olarak tabir edilen düz ve verimli arazileri de pek sever. Tohum ekilmeden önce toprak havalandırılır, çapalanıp temizlenir. 35 yıldır kabak yetiştiriciliği yapan Nevzat Yılmaz, kabağın ekimden hasada kadar büyük bir uğraşı olduğunu söylüyor: Bahar mevsiminde tohum olarak atıyoruz. Sulama istemiyor ancak sabahları çiğ düşmeyen bazı bölgelerde sulama yapmak gerekiyor. Sakarya bol miktarda sabah çiği yağışı aldığından buranın kabağına lezzet katıyor. Ekildikten dört ay sonra da hasat zamanı başlıyor.
Ağustos ya da eylül ayında tarlalardan toplanan kabağın bu aşamadan sonra farklı durakları var. Ya sebze ve meyve hallerinde kabzımallar vasıtasıyla Türkiyenin çeşitli illerine gidiyor ya tezgâhlarında kabak satacak esnaflar ürünü tarladan kendileri alıyor ya da kabağı doğrudan sofralara ulaştıracak olan işletmeler üreticilere verdikleri özel sipariş ile taze olarak kabağı işliyorlar. 40 yıldır pazar yerlerinde kabak satan Murat Canbaz, kabağın tezgâha ulaşmasından aylar önce sipariş almaya başladıklarını söylüyor. Tarlada üreticiden aldıkları balkabağının satışı da zahmetli. Zira ortalama 30-40 kilo olan kabaklar Sakaryada tam 400 kiloya kadar ulaşabiliyor.
Kabak, toplandıktan sonraki durağı olan mutfakta maharetli eller vasıtasıyla bir lezzet harikasına dönüşüyor. Balkabağının en bilinen hâli kabak tatlısı. Mütevazı görünür ama tahin ve cevizle zenginleştirdiğinizde lezzetine hayranlık duyarsınız. Türkiye'nin dört bir yanında da farklı yapılışları vardır. Sakaryanın yöresel kültüründe de bayram günlerinde misafirlere ikram edilmek için evlerde büyük bir keyif ile yapılmaya devam ediyor. Bu leziz yiyecek o kadar popüler ki, bazı restoranlarda sadece kabak tatlısı pişiren aşçılar mevcut. Ormanparkın kıdemli aşçısı Semiha Öztürk, pişirmesi 3 gün süren kabak tatlısının lezzetinin Sakarya toprağından geldiğini söylüyor. Ofis Sanat Merkezinde faaliyet gösteren The Mono Restoran da kabak çorbası ile meşhur. İşletmeci Murat Kan, özel sipariş üzerine hazırladıkları kabak çorbasının özellikle şehir dışından gelenler tarafından sıklıkla tercih edildiğini ifade ediyor. Sakaryada kabağın markalaşması için büyük bir azim gösteren işletmeci Tuna Tan ise kabağın lezzetini birçok yemeğe pay ediyor. Hatta kabaktan baklava, çorba ve lahmacun bile yapıyor. Üstelik bununla da kalmayan Tuna Tan bu yemeklere kabağa has isimler de vermiş. "Kabaklava" ve "Kabakmacunu" sözcüklerini de Türk Dil Kurumuna onaylatmış!
Bu lezzeti keşfetmek için mutlaka yolunuzu Sakaryaya düşürün ve uzun bir mola verin. Pişman olmayacaksınız
|
Balkabağı Hakkında |
|
Mart'ın Günü
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 23.03.2016
Mesajlar: 31 Şehir: İzmir |
Kısa URL: https://ml.md/lc136427
Gönderme Tarihi: 24.Ağu.2018
721 defa indirildi / yazdırıldı
|
Balkabağı, bilinen en güçlü antioksidanların bir çoğunu içerir. Antioksidanlar vücudumuzun paslanmasını önleyici maddelerdir. Bir çok kronik dejeneratif hastalığa, Alzheimer'a, erken yaşlanmaya ve kansere karşı koruyucudur. Hem göz, hem de beyin sağlığı için mükemmel bir besindir. Şeker içermesine rağmen kalorisi çok yüksek değil, ılımlı miktarda şeker hastaları bile tüketebilir. Bol miktarda lif içermektedir, içerdiği bitkisel lifler gıdalar ile alınan toksinleri, zararlı yağların bir kısmını sünger gibi emer ve kolesterolün, kandaki zararlı yağ oranının düşmesine yardım eder. Kabızlık ve hemoroid sorunu olanlar için de mükemmel bir sebzedir.
|
Balkabağı Hakkında |
|
gül
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10638 Şehir: izmit |
Kısa URL: https://ml.md/lc174978
Gönderme Tarihi: 08.Kas.2023
177 defa indirildi / yazdırıldı
|
Bol lifli bir meyve olan balkabağı, sodyum, demir, fosfor, magnezyum ve potasyum gibi çok sayıda element içerir ve oldukça sevilen bir meyve olarak sıklıkla tüketilir. Türk mutfağında en sık yenme biçimi kabak tatlısı biçiminde ve oldukça lezzetlidir.
Balkabağı sürekli olarak bulunan bir meyve değildir. Balkabaklarının hasadı kasım ve aralık aylarında yapılır. Bu nedenle balkabağı bir kış meyvesidir.
|
Balkabağı |
|
gül
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10638 Şehir: izmit |
Kısa URL: https://ml.md/lc176383
Gönderme Tarihi: 11.Şub.2024
184 defa indirildi / yazdırıldı
|
Balkabağının kökeninin her ne kadar Kuzey Amerika ile ilişkili olduğu düşünülse de, yapılan araştırmalarla M.Ö 7000 ile 5500 yıllarında Meksika'da bal kabağı tohumlarına rastlandığını biliyoruz. Ancak bal kabağının ilk defa adlandırılışına baktığımızda karşımıza Yunanca çıkıyor. Tarih boyunca "popon, ponpon, pumpion" gibi farklı isimlerde telaffuz edilen bal kabağı, Amerikan sömürgecileri tarafından "pumpkin" olarak adlandırılıyor ve bugün İngilizce'den bal kabağı olarak tüm dünyaya yayılıyor. Çok eski dönemlerden beri özellikle Amerika yerlileri tarafından temel gıda maddesi sayılan bal kabağı; lifli, nişastalı ve zengin vitaminli oluşu nedeniyle önemli bir besin kaynağı sayılıyor. Soğuk saklama yöntemlerinin gelişmediği bir dönemde, tarladan toplandıktan sonra serin bir yerde 6 ay kadar bozulmadan muhafaza edilebilen bu sebze, bu sebeple her evde tercih edilmeye başlıyor. Aynı zamanda bal kabağını birçok tarifte içi oyularak ve bir pişirme kabı olarak görmek mümkün.
Ülkemize 17. yüzyılda giren ve Anadolu iklim şartlarına uyum sağlayan bal kabağı hızla çeşitleniyor ve ikinci anavatanı haline geliyor. Osmanlı mutfağında da kullanımına rastlanan bal kabağının popülerliğinin ise uzun bir geçmişi var. Anadolu'nun bazı köylerinde kabağın içine pirinç, çam fıstığı, badem, çeşitli kuru meyve gibi malzemeler konularak bal kabağı dolması veya pilavı yapılıyor. Hatay usulü kireçte kabak tatlısının da mutfağımızda ayrı bir yeri olduğunu söyleyebiliriz. Sayısız yemek tarifinde yer alan bal kabağı hemen hemen her tatlıya yakışabiliyor. Cheesecake, pasta, turta, tart, çörek, muhallebi, reçel… Öte yandan, sağlıklı beslenme adına her yolu denediğimiz bu günlerde yüksek vitamin oranıyla veganların da vazgeçilmezi!
|
Balkabağı |
|
gül
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10638 Şehir: izmit |
Kısa URL: https://ml.md/lc178509
Gönderme Tarihi: 07.Tem.2024
71 defa indirildi / yazdırıldı
|
Kış aylarında balkabağıyla renklenir sofralarımız.
Kabuğu çeşitli renkler alabilmekle birlikte içi turuncunun sözlükteki tam karşılığıdır.
Mevsiminde tüketilmesi gereken balkabağı, çorbalardan tatlılara birçok kış tarifinde karşımıza çıkar.
Aslen tatlı olsa da görece tatlı-tuzlu da denebilir. Bunun en güzel örneği hamur işleridir; mantı, gözleme veya börek fark etmeksizin harçlı tariflerde güzel bir alternatif sunar.
Tatlıya da tuzluya da yakışır.
|
|
Balkabağı Tarifleri Diğer Konular
|
|