|
|
Vegan Mutfağı |
|
Somuncu
Türkçe Admin
Kayıt: 25.05.2007
Mesajlar: 5856 Şehir: Ankara |
Kısa URL: https://ml.md/lc171450
Gönderme Tarihi: 14.Nis.2023
595 defa indirildi / yazdırıldı
|
https://www.hurriyet.com.tr
Vegan ve vejetaryen beslenme, toplayıcı insanların dönemi kadar eski olsa da avcılıkla ve ateşin bulunmasıyla birlikte yenmeye başlanan hayvanlar yüzünden unutulmuş durumdaydı. Ta ki günümüze; et endüstrisinin yarattığı korkunç görüntülere, çalışma şekillerine, hareket edemeyip antibiyotiklerle şişirilen hayvanların ayyuka çıkmasına; farklı diyetlerin sonuçlarının laboratuvar ortamında klinik olarak test edilebilmesine ve kıyaslamalar yapılmasına ve yeme alışkanlıklarının hastalıkların kaynağı olarak gösterilmesine kadar.
Tarihi bu kadar eski olsa da "vegan" kelimesi ve tanımı ilk kez 1940’lı yıllarda bir makalede kullanılmıştır ve hem bu beslenme şekli ile hayatını sürdüren kişiye hem de bu beslenmeye verilen addır. Özetle, veganlık tüm hayvansal gıdalardan arınmış beslenme türüdür ve hatta bir yaşam biçimidir. Öyle ki tereyağı, yumurta, kırmızı et, tavuk, balık, süt, süt ürünleri (peynir, yoğurt, krema vb.), kemik, sakatat hatta bal, jelatin gibi ürünlerin tamamen hayatınızdan ve beslenmenizden çıkması gerekiyor. Kürk ve deri malzemeleri (evet ayakkabılar ve çantalar da!) söylememe gerek yok sanıyorum. Veganların yanından bile geçemezler.
Kısacası etrafınıza bir bakın, hayvanlar sayesinde üretilmiş ne varsa, veganlar hepsini reddeder. O yüzden demem o ki veganlara iyi davranın çünkü onlar bilerek ve isteyerek, bu acımasız endüstriyel hayatın sunduğu, ambalajladığı, reklamlarla ağız sulandırıp satış için pompaladığı ve market reyonlarını dolduran tüm o hayvansal içerikli yiyeceklerden bilerek ve isteyerek mahrum kalıyor ve hep onlara muadiller bulmaya çabalayarak hayatlarını sürdürüyorlar. Empatisi zor. Hele ki Türkiye’de, Türk mutfağında uygulanabilmesi neredeyse imkansız.
Veganlar ne Yer?
"Eee beslenmemizden onca şeyi çıkarınca geriye ne kaldı ki?!” diye düşünebilirsiniz. Sizi anlıyorum ancak o kadar da karamsar olmaya gerek yok. Bakınız çünkü bakliyatlar (nohut, mercimek, bezelye, fasulye, barbunya, vs.), (cinayet işlenmeden yani köklerinden koparılmadan toplanmış) sebzeler, tüm yeşil bitkiler, soya ürünleri, işlem görmemiş kuruyemişler (ceviz, fıstık, badem, fındık vb.), kuru meyveler, bitkisel yağlar (zeytin ve zeytinyağı, keten tohumu yağı, ceviz yağı, fıstık yağı, fındık yağı), tahıllar (pirinç, yulaf, kinoa, kuskus, bulgur, mısır vb.), bitter çikolata, tofu, soya ürünleri vegan beslenmenin vazgeçilmezleri. Fakat yalnızca hayvansal gıdalardan elde edilen B12 ve D vitaminlerini takviye olarak dışarıdan almak gerekiyor. Tabii ki bol güneş ışığı, hepimizin ihtiyacı.
Muadil Yiyecekler Neler?
Veganlığın zor zanaat olduğundan yeterince bahsettiğime göre şimdi çözüme odaklanalım derim. Nedir bu muadil yiyecekler bir göz atalım. Elbette vegan diyet kitaplarında çok daha detaylısını bulursunuz, ben sadece özet geçiyorum.Süt ve süt ürünleri: Soya ürünleri, badem sütü, hindistan cevizi sütü, pirinç sütü kullanabilirsiniz. Yumurta: Kek, hamur işi gibi yiyeceklerin hazırlanmasında yumurta yerine soya unu (1 yumurta için 1 yemek kaşığı) veya ezilmiş muz kullanabilirsiniz. Pofuduk bir hamur için 1 yemek kaşığı sirke ile kabartma tozunu tepkimeye sokup kullanabilirsiniz. Veya doğal tofu ile çırpılmış yumurta etkisi yaratabilirsiniz.Et, tavuk, balık: Tek yol tofu, tahıllar ve sebzeleri bir araya getirip çeşitli kombinasyonlar yaratmak. Bal: Pekmez, agav şurubu, pirinç şurubu, elma şurubu gibi tatlandırıcılar kullanılabilir.Tereyağı: Biomargarinler veya tereyağı lezzetindeki margarinler (bence en iyisi her zaman her yerde zeytinyağı).
Vegan Beslenmenin Faydaları
Tüm zorluklarına rağmen ulvi sayılması gereken veganlığın faydalarını okuyunca belki ona bir adım yaklaşmayı aklınızdan geçirirsiniz. Mesela düzelen uykular, gençleşen ve yenilenen bir cilt, gündelik hayatta daha az yorgunluk ve stres, kan değerlerinin düzelmesi, daha genç görünmek, arınma hissi, eklem sorunlarının azalması, konsantrasyon artışı, ağız ve beden kokularının güzelleşmesi, ruh halinin ve enerjinin yükselmesi, fazla kilolardan kurtulmak gibi. Şiddete ve öldürmeye kesinlikle karşı olmak veganlığın en temel kurallarından biri olduğu için dizi, haber, vurdulu kırdılı filmler izlemenizi de önermem. Bu da sizi daha sakin bir insan yapacaktır.
|
Vejetaryen Beslenme |
|
müfredat
Aşçıbaşı
Kayıt: 21.05.2010
Mesajlar: 27 Şehir: Gaziantep |
Kısa URL: https://ml.md/lc51906
Gönderme Tarihi: 21.May.2010
1,814 defa indirildi / yazdırıldı
|
Dr. Ender Saraç
Vejetaryenliğin kökenleri bir bakıma dine dayanıyor. Dinsel ayinlerde arınma amacıyla et yememek bir çok dinin rutinleri arasında yer alıyor. Günlük yaşamda et yememeyi sürekli kılmak ise, Doğu Akdeniz ülkelerinde ve Hindistan'da birbirinden bağımsız olarak, felsefi ve ahlaki yaklaşımlar sonucunda doğmuş. Hindistan'da, insanın canlılara zarar vermemesi gerektiği inancından kaynaklanan et yememek, özellikle Budistler tarafından benimsenmiş. Çünkü dinsel açıdan ineklere duydukları korku, et yemelerine engel olmuş. Budistliğin zaman içinde gerilemesine karşın, hiçbir canlıya zarar vermeme ideali, sonuçta et yememeye dönüşerek Çin'e ve Japonya'ya yayılmış. İlk kez 1847 yılında İngiltere'de kullanılan "vejetaryen" kavramı yaygın inancın aksine, İngilizce'deki sebze anlamına gelen "vegetable" sözcüğünden değil, Latince'deki "etkin", "canlı" anlamına gelen "vegetus" sözcüğünden türemiş. Besin türlerindeki sınırlamalara göre farklı tipleri bulunan et yemezleri günümüzde vejetaryenler diye anıyoruz. Bitkisel besinlerle birlikte süt ve süt ürünleri ile beslenenlere "Laktovejetaryen" denirken, bitkisel besinlerin yanında sadece yumurta tüketenler "Ovavejetaryen" diye adlandırılıyor. "Lakto-ovaveje-taryenler" ise hem süt hem de yumurtayı, bitkisel besinlerle birlikte, tüketiyorlar. "Veganlar" ise hiçbir hayvansal gıdayı diyetlerine sokmuyorlar. Bazı gruplar da etler arasında tercih yapıyorlar. Bunların arasında en kalabalık grup kırmızı et yemeyenlerdir. Günümüzde daha sağlıklı bir beslenme biçimi olduğuna inandığı için vejetaryen olanların yanı sıra, insanların sindirim sistemlerinin tamamen otobur olduğunu, böylece hayvanların yaşama haklarına saygı göstererek beslenebileceklerine inananların sayısı da çok fazla. Vegan beslenenler bu inancın yanı sıra hayvanları yaşarken de sömürmeyi redderek süt, yumurta ve bal gibi ürünleri de yemezler.
Bazı küçük vejetaryen grupları, hayvanlar gibi bitkilerin de öldürülmesine neden olmadan sadece meyveler ve tohumlarla beslenmeyi tercih ediyorlar.
Dr. Ender Saraç vejetaryenlik konusunda "Her şeyden önce hayvanlar, sevmek, okşamak, dokunmak için vardır. Kesip parçalamak için değil. Evlerinde kedi köpek besleyip de, diğer hayvanları yiyenler, ırk ayrımı gibi cins ayrımı yapıyor demektir. Hayvanlar ölüm sırasında ciddi bir şekilde negatif duygularını maddeye dönüştürürler, bir takım enzimler salgılarlar. Biz et yediğimizde bu enzimler, bizim vücudumuza giriyor" diyor. Diğer taraftan, yapılan araştırmalarda, vejetaryen ağırlıklı beslenen kabilelerde saldırganlık duygusunun ve vahşiliğin daha az olduğu görülmüştür. Dünyadaki pek çok çizgi ötesi insan da vejetaryendir. İnsanın orjinal yapısı, tırnakları, dişleri, yemek borusu etobur olmaya değil vejetaryen beslenmeye daha yakındır. Hayvanın et olarak yenilen kısmı kaslarıdır. Bunun için, 100 kiloluk et yerine, 150-200 kiloluk et elde etmek için hayvana erkeklik hormonu veriliyor. Oysa vejetaryen beslenmede bu tip sorunlar yok, tamamen doğal bir beslenme" diye ekliyor.
Bu konunun ekonomi açısından önemini ise şöyle açıklıyor: "Vejetaryen beslenmenin faydalarından biri de, daha ucuz ve daha basit olmasıdır. Ülkemiz de, bir tarım ülkesi olduğuna göre sebze ağırlıklı beslenme bize daha uygun."
Dr. Ender Saraç'ın aktardığı bilgilere göre İngiliz doktorlardan oluşan bir grup diyetisyenin 4 yıl süren çalışmalarında, insanların ölümüne yol açan 18 hastalığın kırmızı et yiyenlerde görüldüğü saptanmış. Kısacası, vejetaryen yemekler, dengeli beslenmeyi sağlıyor. Özellikle soya, lezzeti, içerdiği besin değerleri, koruyucu etkileri ve ucuzluğuyla bu tip beslenmenin gözdesi olma konumunda.
Vejetaryenlerde bazı kanser türleri, kalp ve damar hastalıkları, diabet türleri gibi hastalıklara yakalanma oranı daha düşüktür. Bunun nedeni, vejetaryen diyetinin vejetaryenlerin kilolarını korumalarına yardımcı olması. Akciğer kanserinin vejetaryenlerde az olmasının nedeni, betakaroten içeren sebze ve meyve tüketiminin fazla olmasına bağlanıyor. Bağırsak kanserinde vejetaryenleri şanslı kılan faktörlerse, lifli gıdaların çok tüketilmesi, yağ ve kolesterol alımlarının az olması, kafeinli içeceklerden uzak durulması.
|
|
Vejetaryen Beslenme Tarifleri Diğer Konular
|
|