|
|
Türk Çayı |
|
nurti
Aşçıbaşı
Kayıt: 12.01.2009
Mesajlar: 21 Şehir: Nallıhan-Ankara |
Kısa URL: https://ml.md/lc32804
Gönderme Tarihi: 12.Oca.2009
2,453 defa indirildi / yazdırıldı
|
Türkiye'de çay yetiştirme konusunda ilk girişimin Tanzimat devrinde 1888 yılında yapıldığı, dönemin yazılı belgelerinden anlaşılmaktadır.
1925 ile 1947 yılları arasında çay elle toplanıp atölyelerde işlenmiştir. Fabrikalar kurulduktan sonra hem elle toplanıp atölyelerde işlenmiş hem fabrikalarda işlenmiştir. İlk çay fabrikası 1947 yılında Rize'nin ilimizde işletmeye açılmıştır. Bugün Ordudan Artvine kadar olan bölgede, sahil ve sahilden 1000 metreye kadar yükseklikte olan yerlerde, geniş çapta çay fidanı yetiştirilmektedir. Çay üretiminde Rize ilimiz ilk sırada olup, onu Trabzon, Artvin, Giresun ve Ordu takip etmektedir.
Ülkemizde üretilen çayların %95inden fazlası siyah çay olarak işlenip pazarlanmaktadır. Türk çayları tomurcuk, filiz, üretim aşamasında üretilen çay çeşitlerinin karışımından oluşan harman çayları gibi çaylarından oluşur.
En popüler içeceklerimizden biri olan çayın aslında Türkiyede çok eski bir geçmişi yoktur. Ülkemizde 1930lara kadar çay yurt dışından ithal edilerek tüketilmiştir.
|
BİR ÇAY SOHBETİ |
|
Cankat
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 04.04.2009
Mesajlar: 725 Şehir: İzmir |
Kısa URL: https://ml.md/lc35531
Gönderme Tarihi: 17.Nis.2009
3,115 defa indirildi / yazdırıldı
|
THY Skylife
Sabah uyanır uyanmaz ilk akla gelen, ince belli bardaklarda şöyle tavşan kanı bir çay içmektir. Gün ilerler öğle yemeği yenir; üstüne çay içip beraberinde sohbetin tadına varılır. Akşama doğru beş suları; bir bardak çay, yanına da çıtır çıtır simit ve beyaz peynir... Biz Türklerin yaşam kültüründe önemli bir yer tutar çay: İngiliz, Çin ve Japon kültüründe olduğu gibi.
Yeryüzünün en çok tüketilen içeceği olan çay; daima yeşil kalan bir bitkinin, çaygiller familyasından "Thea sinensis" veya "Camellia sinensis"in dal ucundaki yapraklarından yapılıyor. Üç ana çeşidi var çay bitkisinin: Çin, Assam ve Kampuçya çayı. Bu çeşitlerden de çok sayıda melez oluşmuş. İşleme biçimine göre ise, "mayalanmış" (kara çay), "mayalanmamış" (yeşil çay) ve "yarı mayalanmış" olmak üzere üç çeşit çay elde ediliyor. Kara çay amber renkli ve buruk bir tadı var. Yeşil çay acımsı bir lezzet, yarı mayalanmış çay ise açık kahverengi-yeşil renkli bir sıvı veriyor. Çay, Avrupa'da ilk kez 1559'da Venedikli Gian Battista Ramusio adlı yazarın "Navigationi e Viaggi" adlı yapıtında geçiyor. Fransa'da çayın ilk ortaya çıkışı 1636, Rusya'da 1638 ve İngiltere'de 1650 yıllarına rastlıyor ve "çay içmek" İngiltere'de kısa bir sürede moda haline geliyor.
İngiltere'de "insanın içini ısıtan, hayat veren bir sıvı" olarak tanımlanması gibi, iklimlere ve ülkelere göre farklı yorumlanıyor çay. Kasvetli kışların, nemli baharların hüküm sürdüğü bu kuzey ülkesinde genelde sıcak içilen çay, diğer içeceklerden çok daha canlandırıcı, koyu, kuvvetli bir nektar adeta! İngiltere'de çay, bugünkü pratik makinelerin olmadığı yıllarda, içi takviyeli büyük çaydanlıklarda hazırlanıp sıcak tutulur ve gün boyunca tüketilirmiş.
İngilizlerin içtiği demli çayın tersine Çinlilerin tercih ettiği çay, altın sarısı-açık yeşil renkte ve mat. Yeşil çay mucizevi özelliklerinden dolayı Çin'de sağlıklı yaşamın gereği sayılarak baş tacı edilmiş hep. Hatta halk arasında yaygın bir söz var; "Yeşil çay içmek, ilaç almaktan iyidir". Tiryakisi çayını acele etmeden yudumlarken, damağında da hoş bir lezzet, şekerli bir tad bekliyor. Doğu insanının çaya yönelik bağımlılığı, Batılının "brandy"e olan tutkusuyla karşılaştırılabilir. Kokluyor, rayihasını içine çekiyor ve yudumluyor. Çay; Çin'de lezzet ve rayihası için içilen, sohbetleri koyulaştıran, serinletici bir içecek olarak kabul görüyor. Batı'da bira içenlerin oluşturduğu gürültülü kalabalığın aksine, birkaç arkadaşla, gece yarılarına kadar keyif veren koyu sohbetlerle sürüyor çay içimi. Sokakta karşılaşılan insana daha "Merhaba" demeden, "Çay içer misin?" diye soruluyor. Yaz aylarının çok sıcak geçtiği ülkelerde soğuk bira veya buzlu içecekler yerine, susuzluğu bastıran, vücudun sıvı ihtiyacını karşılayan temel içkidir çay. Kabaran çay yapraklarının içenin dudaklarına yapışmaması için,
Çin'de genelde kapaklı kaplarda ayrı ayrı hazırlanıp ikram ediliyor. Kapak kaldırıldığı an ise, hoş rayihası yayılıyor dörtbir yana. Batı'da da, küçük demliklerde hazırlanıp fincandan içiliyor çay. Ana fonksiyonlarının ötesinde, çay Batı dünyasının çok renkli sosyal içerikli toplantılarında, kokteyllerinde de boy gösterebiliyor.Çin ve Japonya'da çay içimi bir seremoniye dönüşmüş. Çayın hazırlanması ve içimi; sofistike ve sanatsal bir maharetle sergileniyor. Her şeyin belirlenmiş kurallara göre yapıldığı, gösterişli bir konuk ağırlama biçimi, bir tören!
İlk kez Çin'de başlayan çay töreni, daha sonra Japonya'da uzun süre meditasyon yapan Zen keşişlerinin uyanık kalmak için çay içmeleriyle ortaya çıkmış. Çin çay seremonisi ile Japonlarınki (Chaji) birbirinden çok farklı. Çin'de çayın önemi, seremoniden daha çok vurgulanıyor. Çayın tadı, kokusu, muhtelif çay mukayeseleri, birbirini izleyen çay tadımları, çay seremonisine katılan kimselerin odaklaştıkları konular. Japonya'da ise soylu, nazik bir konukseverlik hâkim. Dünyanın en büyük çay üreticileri Hindistan, Çin, Gürcistan, İran ve bir de Türkiye... Çay üretimindeki ilk ciddi çalışma, Türkiye'de Batum çevresinde 1918 yılında yapılır. 1940'lara kadar küçük atölyelerde ve elle işlenen çay, 1941 ve 1942'de çay kıvırma makinelerinin devreye girmesiyle üretilmeye başlanır.
1947'de üretime giren Rize Çay Fabrikası, Türkiye'de kurulan ilk çay fabrikası. Çay-Kur, tam adı ile Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü, yetiştirme ve işlemede eşgüdümü sağlamak amacıyla 1971'de kurulur. 1973'te örgütlenmesini tamamlayıp çalışmaya başlayan Çay-Kur; çay tarımını geliştirmek, çayı teknolojik yeniliklere göre işlemek, çay ihraç ve ithal etmek amacıyla kurulan, etkinliklerinde özerk bir kamu iktisadi kuruluşu. 1984'e kadar, yani çay işleme ve paketlemenin serbest bırakıldığı tarihe kadar, çay üretiminde tekel olur. İngiliz, Hintli ve Pakistanlı tiryakilerin sütle karıştırıp fincanda yudumladığı çay, ülkemizde genelde çaydanlıkta hazırlanıp şekerli, sade veya limonlu olarak tüketilir. Yaz kış demli, rayihası hoş, dumanı üzerinde sıcacık çay, ince belli kristal veya cam, özel bardaklarda içilir. Şekeri eritmek için karıştırırken; metal kaşıkların bardak içinde çıkardığı ses, tınlamalardan oluşan bestesiz, notasız hoş bir melodiye dönüşür. Bizde bir tören, bir seremoni olmamasına karşın, sabah işe yetişme telaşı ile ayakta alelacele yudumlanan çayın pazar kahvaltılarındaki yeri bir şölen gibidir. Güneydoğu Anadolu'da yaşayanlarımız, kavurucu yaz sıcağında çayı sıcak içerek serinlediklerini söyler. Doğu'da Erzurumlu vatandaşlarımızın "kıtlama" geleneği ise pek meşhurdur. Kesme şekeri ağzına alıp, orada bir süre tutarak çayını yudumlar Erzurumlu. Çay tiryakilerini düşününce görüyorum ki, çay kültürünün çok daha eskilere dayandığı ülkelerden hiç de aşağı kalmıyor Türkiye.
|
Türk Çayı |
|
Somuncu
Türkçe Admin
Kayıt: 25.05.2007
Mesajlar: 5856 Şehir: Ankara |
Kısa URL: https://ml.md/lc172337
Gönderme Tarihi: 29.May.2023
210 defa indirildi / yazdırıldı
|
Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı
Çay, sudan sonra dünyada en çok tüketilen sıvıdır. Türkiye, dünyadaki en büyük çay üreticisi olmasa da istatistiklere göre çay tüketiminin en fazla olduğu ülkedir.
Çayın anlamı Türk toplumu için apayrıdır. Çayın yerini kolay kolay başka bir şey tutmaz. Çay Türkiye’de dostluk ve misafirperverliği simgeler. Ve her şeyin ötesinde çay toplumsal olarak her kesimin sevdiği ve tükettiği, herkesi bir araya getiren, birleştirici sosyal işlevi olan bir içecektir. Çay Türkiye’de demlemesinden sunumuna bir kültür yaratmıştır.
Modern öncesi dönemde Osmanlılar, çeşitli bitkileri demleyip çay olarak içiyorlardı. Ancak günümüzde Türkiye’de yaygın tüketime sahip olan siyah çaya rağbet, 19. yüzyılın ortalarında hem Avrupa kültürünün etkisiyle hem de İstanbul’a gelen İranlı Türkmenlerin gayretleriyle başladı.
Doğu Karadeniz bölgesindeki çay üretimi ve tüketiminin ise Rus, Azeri ve İran etkisiyle ilişkili olduğu sanılmaktadır. Nitekim İstanbul’da ilk çayhanelerin İran menşeli Azeriler tarafınan açılıp yaygınlaştırıldığı bilinmektedir.
Türkiye’de çay ziraatı çalışmaları Osmanlı döneminin sonlarında başlamış, Cumhuriyet döneminde hız kazanmıştır. 19. yüzyılın üçüncü çeyreğinden itibaren özel teşebbüsün gayretleriyle Hopa ve Arhavi’de görülen çay üretimi, Doğu Karadeniz’in kimi bölgelerine yayılmıştır.
Yüzyıl sonlarından itibaren de devlet himayesi altında Bursa’da başlayan denemeler, zamanla başka şehirleri de içine alacaktır.
1946’da Rize’de ilk çay fabrikasının kurulması önemli bir dönüm noktasıdır; bu tarihten sonra çay üretimi ve tüketemi ciddi şekilde artmıştır.
1950’ye gelindiğinde tüketim üç katına çıkmış, 1950 ve 60’lı yıllarda ise çay Doğu Karadeniz ile özdeşleşen bir bitki ve içecek haline gelmiştir. Rize coğrafyası tamamen değişmiş, deyim yerindeyse dağ taş çayın yeşil örtüsüne bürünmüştür.
Açılan çayhane ve çay bahçeleri şehir ve kasaba hayatının bir parçası haline gelmiştir.
Uzun yaz günlerinde özellikle çay bahçeleri yerleşim yerlerinin önemli toplanma ve sosyalleşme mekânlarına dönüşmüştür. Demlik veya semaverle çayın sunulduğu bu mekânlarda aileler saatler boyunca çayın ve sohbetin keyfini sürmeye başlamış ve böylece “Aile Çay Bahçesi” deyimi ve bu adla anılan bahçeler ortaya çıkmıştır.
Kamusal alanda aile boyu bir arada olunabilen bu yerler, aslında bir anlamda toplumsal birliktelik ve bütünleşmeye imkân sağlamıştır. Geçmişi eskilere dayanan ve erkeklerin sosyalleşme mekânı olan kahvehaneler bile ağırlıklı olarak çay içilen yerler haline dönüşmüştür. Ev ziyaretlerinin de temel içeceği olan çay, toplumun farklı kesimlerini kucaklayan, kadın-erkek ayrımını eriten birleştirici bir güç sergilemiştir. Çayın bu denli benimsenmesinin ardında aslında teklifsiz, mütevazı hali yatmaktadır. Herkesin erişebildiği, içi ısıtan samimiyeti ile insanlar arasında köprü kurulmasına aracı olabilen çay, kahvenin aksine daha eşitlikçi, paylaşımcı bir ortam oluşturur.
Bu sebeple çay ve simit Türkiye için sınıfları ortadan kaldıran bir simge haline gelmiştir.
Demleme şeklinden sunumuna “Türk usulü çay” kavramı tüm dünyaya mal olacak derecede özeldir.
|
|
Türk Çayı Tarifleri Diğer Konular
|
|