Osmanlı'da Ramazan
(DİŞ KİRASI)
Padişah sarayda fakirler için özel sofralar hazırlatırdı. Saraya iftara gelen kişilere iftardan sonra "Diş Kirası" adında bahşiş dağıtılırdı. Zengin kimseler halka özel yemek yerleri açar ayrımcılık olmaksızın aynı sofrada iftar açarlardı.
Ramazanın en önemli özelliklerinden biri de iftar sofralarına davetsiz gidilebilmesiydi.
Osmanlı Sarayına Ramazan ayı boyunca iftara davetsiz olarak gelinebilirdi. Bunun haricinde Osmanlı sarayının özel davetleri de olurdu.
Ramazanın ilk on gününde Padişah, ayan ve mebusan reisleriyle birlikte vükelayı saraya iftar için davet ederdi.
Sadrazamın baş köşede oturduğu bu sofra diğer iftar sofralarına göre çok daha mükellef olurdu ve hep birlikte daha çok vakit geçirilirdi.
Gelen misafirlere davete icab ve sunulan yemeği yediğinden dolayı tesekkür, muhabbeti artırma ve samimiyeti artırma güzel nida olması için
Bu sofralarda zengin ve leziz yemeklerden ziyade 'Diş Kirası' asıl büyük hediyeydi. Kahve, şerbet ve sohbetler edilirken Mabeyn Müdürü, Enderun Efendisi ile salona girerdi. Enderun efendisinin elinde büyükçe bir gümüş tepsi yer alırdı. Tepsinin üzerinde davetlilerin isimlerinin yazıldığı hediyeler olurdu. Bu hediyeler kıymetli saatler, tütün tabakalarından ve güzel kumaşlardan oluşurdu.
Bu adet saraydan yaygınlaşarak tüm Osmanlı coğrafyasına yayılmıstır. Bugün hala bazı davetlerde hala o günden kalma adete uyularak hediyeler verilmektedir.