Malatya Valiliği
Malatya halkı yemek yapmayı ve ikram etmeyi sever.
Gelenin rızkıyla geldiğini, yedirildiği zaman rızkın artacağını bilir. Bu yüzden eş, dost, komşu; hepsi, aile fertleri gibi birbirine bağlıdır. Ziyarete gidiş gelişlerde mutlaka sofralar kurulur.
Yemek yerde yenir. Sofra bezi serilir, üzerine sini altı olarak kasnak veya kalbur koyulur, üzerine de kalaylı sini yerleştirilir. Buna sofra kurma denir. Sofralar; misafirin geldiği mevsime göre, kış ise misafir odasında, kış damında, avluda ocak başında (tandır örtmesi) kurulur, yaz mevsimi ise köşkte kurulur. Bu yerlerin seçiminde mevsim kadar, yemeğin cinsi ve yiyecek kişi sayısı da önemlidir.
Sininin üzerinde kaşık, çatal, bardak, kapaklı tas ve sahan, bezden peçeteler (ağız bezi) vardır. Sininin yanlarına oturacak kişiler için yer minderleri dizilir. Yemek, terpoş veya kapaklı sahanlarda, çorba veya hoşaf kapaklı bakır taslarda getirilir. Servis için çömçe veya kevgir kullanılır. Misafir var ise önce misafirin sofrası kurulur. Aile büyüğü, misafir sofrasında oturur. Aile büyüklerine saygıda kusur edilmez. Misafirin, kadın ve erkek oluşu konusunda ayrım yapılmadan aynı sofraya oturtulur. Diğer ev halkı ayrı oturur. Misafirin hizmeti bittikten sonra evin genç bayanları ve çocukları yemeğe otururlar. Eğer ev halkı kalabalık ise yine iki ayrı sofra kurulur. Birinde aile büyükleri, erkekler ve kayınvalide oturur; diğerinde ise gelinler, kızlar ve torunlar oturur. Birinci sofranın ikramı tamamlanmadan gelinler sofraya oturamazlar.
Yemek servisine evin büyüğünden veya misafirden başlanır. Su küçüğün, sofra büyüğündür. Yemeğe aile büyüğü besmele ile başlar, Elhamdülillah diyerek sofradan kalkar. Bazen de ailenin küçüklerine yemek duası ettirilir. Sofraya oturduktan sonra dışarıdan gelene yemin verdirilerek yemeğe davet edilir. Tüm ilçelerde olduğu gibi merkezde de sofraya saygı, anne tarafından tüm çocuklara söz ve hikâyelerle öğretilir. Günümüz koşullarında bile bu alışkanlıkların halen devam ettirildiğini görmek sevindirici bir durumdur.
|