Osmanlı Meyveli Yemekler
THY Skylife
Osmanlı döneminde kuru ve taze meyvelerin
yemeklerde kullanımına sıklıkla rastlamaktayız. Am
erika'nın keşfine kadar
domatesin kırmızı olarak yenilmemesi ve yeşil
biber,
patates gibi şimdilerde
yemeklerde sıkça kullandığımız sebzelerin geçmiş dönemlerde bilinmemesi,
yemeklere lezzet ve çeşni katmak açısından meyvelerin sıklıkla kullanılmasına sebep olmuştur.
XV.-XVII. yüzyıllarda birçok
yemekte sıklıkla kullanılan taze ve kuru meyveler sonraki dönemlerde yavaş yavaş yerini bu "yeni" sebzelere bırakmıştır. Şimdilerde damak tatlarımız mayhoş olan bu tatlara pek alışık olmasa da geçmiş dönemlerde meyve ve kuruyemiş kullanılarak yapılan
yemekler sofraların vazgeçilmezleri arasında yer alırdı. Osmanlılar meyve konusunda çok bilgiliydiler. Hatta
kavun, karpuz ve
kayısı gibi birçok meyvenin kültürünün Avrupa'ya Osmanlı aracılığıyla geçtiğini çoğu kişinin pek bildiği söylenemez.
Özellikle Anadolu'nun bu konuya öncülük etmesinin üç sebebi vardır; bunlardan biri zengin Osmanlı coğrafyası kaynaklarının güçlü bir devlet himayesinde tedarik ağları ile dolaşımının sağlanması, bir diğeri aynı dönemlerde yükseliş devrini yaşayan Osmanlı'nın bahçecilik kültürü, üçüncüsü ise dönem coğrafyasında yükselişte olan Osmanlı tıbbıdır.
Keşifler çağının sonunda, Am
erika kıtasının ve uzak coğrafyaların keşfiyle başlayan dönemde tedarik z
incirleri ile dolaşıma girmiş yeni birçok tohum ve meyve bilinir hâle gelmişti. Evliya Çelebi seyahatnamesinde gezmiş olduğu birçok bölgenin meyvelerini ayrı ayrı not almış ve bunlardan detaylıca bahsetmiştir. Şimdilerde sürdürdüğümüz "yemeğin ardından taze meyve tüketme" alışkanlığından hiç bahsetmemiştir. Sanırım sabah ve akşam iki öğün
yemek ile beslenen Osmanlı toplumunda meyveler bu iki öğün arasındaki sürede yeniliyordu.
Son dönemlerde Avrupa'da ve ülkemizde
yemeklerde meyve kullanımı oldukça yaygınlaştı; yüzlerce yıllık geleneğin mutfaklarda yerini yeniden almasını, kültürel alışkanlıkların kolay vazgeçilebilir şeyler olmadığının göstergesidir.