Tencere Yemekleri
Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı
Türk mutfağının en güçlü yönlerinden biri, en alçak gönüllü
yemek grubu olan tencere
yemekleridir.
Tek bir kapta pek çok lezzeti birleştiren tencere
yemekleri, aynı zamanda son derece sağlıklı ve dengeli bir beslenme modelinin parçasını oluşturur.
Bir tencere yemeğinde esas olan sebze veya bakliyattır, tencereye az miktarda kuşbaşı veya kıyma girer. Bu açıdan tencere
yemekleri lif yönünden zengin ve besleyicidir.
Tencere
yemeklerinin yapılışı teknik olarak çok karmaşık değildir. Tencerede biraz
soğan kavrulur,
domates veya
domates salçası ve az miktarda kuşbaşı et veya kıyma katılarak sebzelerle birlikte az su ilavesiyle pişirilir.
Etsiz olarak da tencere yemeği yapmak mümkündür.
Tencere
yemekleri, pişirme tekniğindeki ince farklılıklarla Türk mutfağında bastı, kalye, silkme, türlü ve musakka gibi farklı adlarla anılırlar.
İçerdiği tüm malzemeler bir arada yavaş yavaş piştiği için tüm lezzetler harmanlanır; sebzenin, bakliyatın, etin tüm tadı suyuna geçer. Bu nedenle suyunun tadına doyum olmaz ve halk arasında tencere
yemeklerine sulu
yemek de denilir. Suyuna ekmek banmanın zevki bambaşkadır. Bu yüzden ağırlıklı olarak tencere
yemekleri sunan esnaf lokantalarında sofrada kule gibi dizilmiş dilimlerle dolu ekmek sepeti olmazsa olmazdır.
Tencere
yemeklerinin bir başka eşlikçisi pilav grubudur.
Bazen tereyağlı sade pilav, bazen şehriyeli, bazen de
domatesli pilav tencere yemeğine eşlik eder. Kimi zaman da
bulgur pilavının da devreye girdiği olur. Klasik olarak tencere yemeği - pilav ikilisini hoşaf tamamlar. Hoşaf hem ferahlatır, hem de damağı temizleyen bir hoşluk olarak lezzetleri dengeler, iştahı artırır. Ne yazık ki günümüzde hoşaf geleneği büyük oranda meşrubatın sofralara girmesiyle eski yaygınlığını kaybetmiştir.