Tarhana Hakkında
Bazı kaynaklara göre, tarhanayı tüketen kültürlerde bu ismin nereden geldiği konusunda çeşitli söylentiler bulunsa da konuyla ilgili kesin bir bilgi bulunmuyor. Yunan mutfağında “trhana” olarak tanınan tarhananın Balkanmutfağına girişinin, Osmanlılar döneminde olduğu belirtiliyor. Anadolu’da tarhana adının kaynağına yönelik en yaygın inanış şöyle ifade ediliyor:
“Vaktiyle bir hükümdar seferlerinden birini yaparken, bir fakirin evine misafir olmuş. Sıkıntı içinde ne ikram edeceğini şaşıran köylü kadın çabucak bir çorba kaynatıvermiş. Hükümdar kendisine ikram edilen çorbayı çok beğenip, ev sahiplerine övgüde bulunarak, ‘Bu ne çorbası’ diye sormuş. Çorbayı hazırlayan kadın ‘Dar hane çorbasıdır, kusura bakmayın. Afiyetle yiyin’ demiş. ‘Darda olan ev’ anlamına gelen dar hane, zamanla tarhana diye anılmış.”
Tarhanada
yoğurt, kırmızı
biber,
domates,
soğan gibi sağlığa yararlı bileşenler bulunuyor. Tarhanadaki
yoğurt ve laktik asit fermantasyonu, kalın bağırsak sağlığı için son derece faydalıdır. Kırmızı
biber,
soğan ve diğer bitkisel kaynaklı gıdalar ise antioksidan etki gösteren fenolik bileşikler açısından zengin kaynaklardır. İnsan sağlığını koruyucu etkisi bulunan tarhana geleneği mutlaka yaşatılmalıdır. Anadolu’da birçok yörede yazın sonlarına doğru yapılan tarhana içine konulan farklı farklı malzemelerle değişik lezzetlere ulaşır.
Kimileri
nohutla mayalandırırlar ama besin uzmanları, tarhanaya
nohut ve
fasulye gibi başka katkı maddeleri koymadıklarını, bunların tarhananın temel yapısını bozduğunu söylüyor. Tarhanaya rengini veren kırmızı
biberin C vitamini deposu olduğuna işaretir. 100 gr toz tarhanada 14,1 gr protein, 58,8 gr karbonhidrat ve 3,9 gr yağ, 78mg kalsiyum, 0,5mg demir bulunur.
İyi bir protein, kalsiyum, A vitamini, B1 vitamini, B2 vitamini ve likopen kaynağıdır. Diyabet, hipertansiyon ve obezitenin tıbbi beslenme tedavisinde glisemik indeksinin beyaz ekmekten düşük olması ve doyurucu özelliğinin fazla olması nedeniyle tavsiye edilen bir besindir.