|
|
Sebzeler Hakkında |
|
Saadet
Türkçe Admin
Kayıt: 12.07.2005
Mesajlar: 9327 Şehir: Ankara |
Kısa URL: https://ml.md/lc24318
Gönderme Tarihi: 03.Haz.2008
1,854 defa indirildi / yazdırıldı
|
Bitkilerin yenebilen kök, gövde, yaprak, sap, sürgün, çiçek, meyve ve tohumları "Sebze" olarak adlandırılır. Sebzeleri oluşturan canlı hücrelerin yapısında, bitkisel özelliklere göre değişen renk verici unsurlar, organik asitler, vitaminler, madensel tuzlar ve selüloz bulunur. Ayrıca sebzeler az olmakla birlikte, protein, yağ ve karbonhidrat da içerirler.
Sebzeler beslenmeyi düzenleme ve dengelemede önemli rol oynar ve yapılarındaki selülozla da bağırsak hareketlerini kolaylaştırırlar. Öte yandan renk, tat ve kokularıyla da sofralara değişik zevkler getirirler.
Kalori ve protein ihtiyacına fazla katkıda bulunmadıkları bilinmekle birlikte, içerdikleri vitaminler" ve madensel tuzlar göz önünde bulundurulursa, sebzelerin günlük yemek listelerinde toplam yiyeceklerin hiç değilse yarısı kadar yer almalarına özen gösterilmeli ve miktarları ile hazırlama yöntemlerinin aile fertlerinin beslenme durumları ve vücut ihtiyaçlarına göre saptanmasına dikkat edilmelidir.
|
Sebzeler Hakkında |
|
nazar
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 18.10.2008
Mesajlar: 36 Şehir: Araç-Kastamonu |
Kısa URL: https://ml.md/lc28341
Gönderme Tarihi: 19.Ekm.2008
2,205 defa indirildi / yazdırıldı
|
Çiğ sebzeler, hazırlanması en kolay ve en sağlıklı başlangıç yemekleridir. Hiçbirinde yağ ve kolesterol yoktur; doğal lifler bakımından zengindirler; çok bol vitamin ve mineral içerirler.
Çiğ sebzelerle hazırlanan başlangıç yemeklerinde, genel kural yaşadığınız bölgede yetişen ya da bol bulunan sebzeleri kullanmaktır. Kiraz domates, küçük mantarlar, taze soğanlar ve taze fasulye, hiç kesilmeden, bütün olarak kullanılabilir; ama karnabahar, havuç, salatalık, dolmalık biber, hindiba, marul, kereviz, rezene, yerlahanası, çinlahanası gibi sebzelerin yenebilecek boyutlarda kesilerek kullanılmaları uygun olur. Servis sırasında, çiğ sebzeler geniş bir tabağa dizilip, yanlarında sirke, zeytinyağıyla sunulurlarsa, göze çok güzel görünürler.
Ayrıca, çiğ ya da haşlanmış sebzeler, dilim dilim kesilerek (ya da rendelenerek), üstlerine hafifçe limon ve zeytinyağı gezdirilerek de servis yapılabilir.
Sihhî yemek yemek, bütün maddelerin gıda ve şifa hassalarını bilmek demektir. Yoksa, mideyi faydasız şeylerle doldurmak, ve üzerine bir testi de su içip karnı şişirmek makbul surette gıda almak değildir.
Bütün kızartılacak sebzeleri fazla kavurmamalıdır.
Yanan yağla beraber, sebzelerin de faydalı usareleri uçar.
Sebzelerin kızartmalarından mümkün olduğu kadar sakınılmalıdır. Pahalı ve gıda bakımından faydalı bulunan yağları israf etmekten başka bir şey değildir. Hele tereyağını yakmak, onun kıymetini sıfıra indirip ve mahveder.
Tuzun rolü: Umumiyetle, haşlanacak yemeklerin tuzları evvelden konmamalıdır. Çünkü, pişmesi güçleştirir. Tuzu sonuna doğru atmak muvafıktır.
Haşlanacak bütün madde ve sebzeleri, doğrudan doğruya sıcak suya atmalıdır. Bu suretle, vitaminleri daha iyi muhafaza eder.
Sebze etlerine, pek taze etler koymamalıdır. Taze etleri, daima ızgara yaptırmalıdır.
|
SEBZELER |
|
Tomris
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 25.02.2010
Mesajlar: 42 Şehir: Konya |
Kısa URL: https://ml.md/lc48251
Gönderme Tarihi: 07.Mar.2010
2,637 defa indirildi / yazdırıldı
|
İnsan hayatının devamında önemli bir etken olan besin maddelerinin başiıcalarına genel ad olarak sebze adı verilir. Sebze'nin çok sayıda çeşidi vardır. Sebzeler vitamin kaynağıdır. Vitaminlerin hepsi sebzelerde vardır. Bu bakımdan bazı insanlar ömürleri boyunca yalnız sebze yerler. Besin maddesi olarak et yemezler. Vejetaryen denilen bu insanlar etteki proteinleri kuru sebzelerden aldıklarını ileri sürerek et yemeğe gerek olmadığı görüşünü savunurlar.
Vücûdun çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak yönünden de, insan sağlığını bir takım bozukluklardan koruma yönünden ae sebzeler en önemli besin maddeleridir. Sebzelerin yeryüzünde çeşit çeşit, bo! miktarlarda bulunması da bunları insanlar için en gerekli, en önemli yiyecekler arasına sokmuştur.
SEBZELER, BİLİNEN EN ESKİ YİYECEKLERDİR:
İnsanlığın ilk çağlarındanberi kullanılmakta olan sebzeler tabiatta yabani olarak vardı. İlk insanlar, karınlarını doyurmak için avcılık yaparken, havvan ve kuş etlerinden yararlanırken, bir yandan da rastladıkları bazı otları, kökleri, yeşillikleri yiyecek olarak kullanmaya başlamışlardır. Görmüşlerdi ki, bunların pek çoğu hem karın doyurmakta, hem de çok lezzetlidir. Bunları toplamak için ilk zamanlar dağ, bayır, dere, tepe dolaşan insanlar, sonraları, bunları aramak külfetinden kurtulmak için yaşadıkları yerlerin yakınlarında yetiştirmeye başlamışlardır. Tarihte, ilk sebzecilik, yani tarım, böyle bir ihtiyacın sonucunda başlamış ve devam etmiştir.
İnsanlar her sebzenin her yerini besin maddesi olarak kullanmamışlardır. Bazılarının köklerini, bazılarının çiçeklerini, bazılarının yapraklarını lezzetli, karın doyurucu bulmuşlar, o kısımlarını yemişlerdir. Örneğin patates, havuç ve kerevizin köklerini, ıspanağın, marul ve salatanın yapraklarını, karnabaharın çiçeklerini lezzet ve karın doyuruculuk yönünden seçmişler, onları yemişlerdir.
Bunların bir kısmını çiğ, bir kısmını pişirerek yiyen insanoğlu, bir kısmını da hem çiğ, hem pişmiş hâliyle yemektedir. Bazı sebzeler taze olarak bazıları kurutularak, bazıları da hem taze, hem kurutulmuş olarak yenmektedir.
Örneğin nohut, fasulye, mercimek, bakla gibi sebzeler hem taze, hem de kurutulmuş olarak yenir. Bu taneli sebzelerin besin değerleri çok yüksektir. Çünkü bunlar, protein, nişasta, karbonhidrat ve hattâ yağ bakımından da çok zengindirler. Bu yüzden, bazı bilim çevreleri, bu yiyecekleri besin değeri bakımından et kadar değerli tutarlar. Bu sebzelerin tazeleri vitamin bakımından da değerlidir.
SEBZELER VİTAMİN DEPOSUDUR:
Yeşil sebzeler vitamin bakımından zengindir. Vitamini yüksek olan sebzelerin başında domates, marul, yeşil salata ve hıyar vardır. Pişirilmeden, çiğ yendiği için de bunların vitaminleri vücûda olduğu gibi aktarılır. Turp, havuç gibi kök sebzeler çiğ yenildiği takdirde, vitaminleri kaybolmadığı için vücûda çok yararlıüır.
Sebzelerde nişasta (karbonhidrat), su ve madenler boldur. Fakat çoğunun proteini azdır. Sebzelerin yağ miktarı cinslerine göre farklı olmakla beraber yağları pek yoktur. Ancak, hayvansal besin maddelerinden farklı olarak sebzelerin hepsinde bol miktarda selüloz bulunur. Sebzelerde vitamin bol miktarda vardır. Taze sebzelerin madenleri ve suları bol, proteinleri azdır. Taze yenildiği zaman bunlar olduğu gibi vücût tarafından alınır. Pişirildiği zaman protein pıhtı haline gelir. Nişasta şeklinde bulunan karbonhidratlar ise hamur haline geçmektedir.
Taze sebzelerin kurutulmuşları besin gücü bakımından taze sebzelerden çok daha yüksektir. Bunların başında fasulye, nohut, bakla ve mercimek vardır. Bunlar protein ve karbonhidrat bakımından zengin, yağ ve su yönünden fakirdirler.
Çiğ yenen marul, salata, domates, hıyar gibi sebzelerin ise suyu boldur. Suyu bol pişmiş yenen sebzeler ise karnabahar, kabak, patlıcan, enginar, lâhana ve pırasadır. Bunlar, suyu bol oldukları için az besleyicidir. Protein bakımından fazla zengin olmadıkları için perhiz yemekleri olarak seçilir. Ancak, bazı hastalıklarda bunlardan bazılarının yenmesi zararlı olabilir. Bu bakımdan perhiz yemekleri için mutlaka doktor tavsiyesine ihtiyaç vardır.
SEBZELERİN PERHİZ REJİMİNDEKİ YERİ:
Genel olarak yaş sebzelerin hepsi perhiz yemeği olarak kullanılır. Zayıflama perhizlerinde de kullanılır. Bünyelerinde selüloz bulunduğu için peklikte ilâç yerine de geçer. Bol yaş sebze barsakta sulu bir posa bırakarak basınç yapar, böylece barsak hareketlerinin çoğalmasını, dolayısiyle de pekliğin yok olmasını sağlar.
Zayıflama perhizlerinde selülozlu sebzeler çok yenmelidir. Bu durumda mide dolarak insanı tok tutacağı için istenen sonuç elde edilir. Zayıflama perhizlerinde domates, hıyar, karnaDahar, ıspanak gibi yaş, yeşil sebzeler yenmelidir. Şişmanlamaktan çekinenler kuru fasulye, kuru bezelye, patates gibi yüksek kalorili yiyeceklere yanaşmamalıdırlar. Buna karşılık, beslenmek isteyenler için de, bol tereyağında ezilmiş veya kızartılmış patates gibi sebzeler yemeleri uygundur.
Şişman kimselerle kalp ve böbrek hastalıklarında uygulanan tuzsuz yemek rejimlerinde sebze çok bol yenebilir. Bu durumda, sadece, ıspanak, lâhana, salata gibi sebzelerin miktarı azaltılmalıdır. Zira bu sebzelerin yapısında fazla tuz vardır. Tuzsuz yemek rejimine en uygun sebzeler olarak taze bezelye, pırasa, havuç, patates, şalgam ve karnabahar zikredilebilir.
Böbrek taşları için sebze rejimi taşın cinsine göre uygulanır. Cinsi, fosfat taşı ise lâhana, karnabahar, kuru sebzeler kullanılır, patates azaltılır. Oksalat taşlarda, yapısında oksalik asit bol olan havuç, soğan, patates, yeşil fasulye, ıspanak, kırmızı turp, domates ve kereviz bol bol kullanılır. Taşın cinsi ürat ise yeşil sebzeler, patates, bol yeşil salata verilmeli, bakla cinsi sebzeler verilmemelidir.
Sebzelerin çiğ yenmesi pek çok hastalığa yarar sağlar. Şişmanlık tedavisinde bol domates, yeşil salata, hıyar verilmelidir. Böylece hem hastanın karnı tok olur, hem de suyu ve tuzu az olan bu kalorili yiyecekler sâyesinde zayıflık sağlanır.
Diyet tedavisi yapılırken bazı günleri çiğ sebze günü olarak ayırmak doğru olur. Böylece hastaya bol vitamin kazandırılır.
Sürekli pekliklerde selülozu bol sebze ve salata günleri seçmekte isabet vardır. Yalnız, bu noktada, aşırı selülozun barsak darlığı bulunan kimselerde zararlı sonuçlar verebileceği <ie gözden ırak tutulmamalı, dikkatli bir rejim uygulaması ile iyi sonuca varma çabasına gidilmelidir.
Şeker hastalarında da yeşil sebze günü uygulanmalıdır. Hastaya yapısında karbonhidratı ya hiç olmayan, ya da pek az olan sebzelerden ibaret bir rejim uygulanmalıdır. Bunlara karnabahar, çiğ ıspanak, yeşil salata, hıyar, domates, yeşil fasulye, hindiba, enginar ve lahana gibi sebzeler verilebilir. Karbonhidrat bakımından zengin sebzeler bu hastalara verilmemelidir. Örneğin, fasulye, nohut, bezelye, yer elması ve havuç verilmesî doğru değildir.
Demiri bol sebzeler ise bazı kan hastalıklarında yararlı olur. Örneğin vitamin eksikliğine bağlı iskorbüt gibi hastalıklarda domates, yeşil salata, ıspanak, patates, biber gibi, bol miktarda C vitamini bulunan yeşil, taze sebzeler verilir.
Mide ülserinde, hastalığın başlangıcında ise, sebze suları ve sebze çorbaları verilmesi doğrudur. İkinci, üçüncü haftadan başlayarak da ıspanak, lâhana, ebegümeci gibi yaprak sebzeler, daha, sonra da karnabahar, kabak, domates verilebilir.
Ancak bunları ezme halinde, iyice haşlanıp üzerlerine zeytinyağı veya yanmamış tereyağı koyarak vermek lâzımdır.
Ülserlilerin çiğ sebze yemeleri doğru olmaz. İshal durumlarında da hastalara sebze vermek yanlıştır.
Hastalar için uygulanması gereken sebze diyetlerinde mutlaka bir doktor düzenlemesi gerekir. Beklenen ve istenen yarar ancak bu şekilde sağlanabilir. Diyetle ilgili olarak pişirilecek olan sebzelerin mümkün olduğu kadar küçük parçalar halinde kesilmesi yararlı olur. Bunlar soğuk olarak yenmeli, arada bir de başka besinlerle verilmelidir. Bu uygulama daha yararlı olur.
Çok pişirilen sebzelerde vitaminler bozulmaktadır. Bunun gibi, düdüK-lü tencerelerde de, kısa sürede pişmesine rağmen, basınç altında ısı fazla yükseldiğinden vitaminler zarar görmektedir.
Sebzeler, kanın alkali ihtiyacını karşılayan önemli besin maddeleridir. Diğer nitelikleri de göz önüne alındığı takdirde yetişkin bir insanın günde en az 350-400 gram sebze yemesi gerekir.
Daha çok meyve saymamıza rağmen kavun, karpuz da birer sebzedir. Kavun ve karpuzun besin değerleri azdır. Vitamin yönünden de fazla zengin değillerdir. Örneğin domateste, hemen her çeşit vitaminin bulunmasına karşılık, kavun ve karpuzda sadece B ve C vitaminleri vardır.
SEBZE SULARI:
Kaynamış sebze sularının gerek çocukların, gerek yetişkinlerin beslenmesinde önemli bir yeri vardır. Örneğin, küçüklerin ishal durumlarında kendilerine süt verilemeyeceği için sebze suları vermek yararlı olmaktadır. Yetişkinlerde de bazı hastalıkların, özellikle barsak hastalıklarının tedavisinde sebze suları sayesinde olumlu sonuçlar alınmaktadır.
|
Sebzeler |
|
Saadet
Türkçe Admin
Kayıt: 12.07.2005
Mesajlar: 9327 Şehir: Ankara |
Kısa URL: https://ml.md/lc56971
Gönderme Tarihi: 25.Ekm.2010
2,392 defa indirildi / yazdırıldı
|
Marullar - Yaz sıcaklarında, temiz bostanlardan koparılmış ve bol su ile yıkanmış marul yemek çok sıhhîdir. Hem salata olarak yemek aralarında yenilir ve garnitür olur Marulun yumuşatıcı ve teskin edici hassası vardır. Ve kanı temizler. Marul, Türkiyemizde çok rağbet bulmuştur.
Turplar - Bizde, keskin beyaz ve kara bayır turpları rahatsız kalbleri kuvvetlendirici bir şifa sayılır.
Salatalar - Bizde, her nev'î salatalar, iştah açmak ve kuzu etiyle kapama yemeği yapmak için kullanılır.
Maydanoz - Maydanozların da salatalarda iştihaya iştirakleri vardır. Aynı zamanda midevîdirler. Yapraklarında ve köklerinde iştiha verici ve tahrik edici hassaları vardır.
Nane - Kuvvetli armatique = keskin kokusu ile tanınmış ve mide rahatsızlıklarına tesirli bir bitkidir. Kabak bastı, kabak dolmalarında ve yaprak dolmalarında kullanılır. Nane şekeri ve nane ruhu yapılır.
Sarımsak - Gerek çiğ ve gerek yemeklerimizde pişmiş ve mevsiminde, taze olarak yenilir. Cemiyet hayatında, rahatsız edici kokusuna rağmen; bilhassa cacık, tarator ve turşu için aranılır. Ve tıbben birçok hastalıklara da faydalıdır. Sarımsaktaki usare, vücudu sağlamlaştırır ve birçok hastalıklardan korur. Mideyi kuvvetlendirir; iştihayı ve kanın akımını düzenler. Hattâ, sabahları bir diş sarımsak yutanlar da vardır. İşte, sarımsağın usaresi, bu kadar nâfi bir iksirdir.
Soğan - Bilûmum yemeklere lezzet verir ve soğanda B.C. vitamini vardır. Vücutta B vitamini eksik olursa sinirler, iltihap peyda eder. Hazım bozulur ve iştihasızlık baş gösterir. C vitamininin noksanından dahi (iskorpit) denilen diş hastalığı gelir.
Ispanak - Pek ehemmiyet vermediğimiz İspanakta ise A, B, E vitaminleri vardır. İspanaktaki bu hassa, mikroplu hastalıklara karşı bir nevi dafi bataryasıdır. A vitamininin eksikliği ise insana göz hastahkları getirir. Ve çocukların gelişmelerine engel olur. B vitamininin eksikliği iştihasızlığı doğurur. E vitamini eksik olanların da zürriyetten mahrum oldukları rivayet edilmektedir.
Kuşkonmaz - Bu nebatın da, uçlarından kalb üzerine teskin edici = sedative fiili mevcut olduğundan yenmesi faydalıdır. Yalnız, fazlası böbrekleri tahriş ettiğinden ölçülü olmak lâzımdır.
|
Sebzede Hayat Var |
|
özle
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 01.11.2019
Mesajlar: 34 Şehir: Konya |
Kısa URL: https://ml.md/lc147809
Gönderme Tarihi: 12.Oca.2020
483 defa indirildi / yazdırıldı
|
Anadolujet Magazin
Şifalı bitkiler söz konusu olunca listede brokoli zirveyi kimseye kaptırmaz. Aynı aileden gelen karnabahar sağlıklı yaşamın şifrelerini içinde taşır.
Kış sofralarının lezzetli sebzesi pırasa ise Antik Çağdan beri değeri bilinen bir nimet.
Her mevsim kendi güzelliğini taşıyor hayata. Kış geldi, bazı bölgelere kar bile yağdı. Güneşli günlerin azalması bu mevsimin en büyük dezavantajı olarak görülse de doğa bize kış sebzeleri sunarak dengeyi sağlıyor. Vücudun metabolizma hızını düşürdüğü bu dönemde lif açısından zengin, bağışıklık sistemini güçlendiren besinlere yönelmek gerekiyor. Tezgâhlar brokoli, pırasa ve karnabaharla dolup taşarken bunları haftada en az üç gün tüketmenin tam zamanı. Metabolizmayı hızlandırmak, kemik sağlığına katkı sağlamak, yüksek lif oranıyla hızlı tokluk etkisi uyandırmak ve C vitamini deposu olmak gibi niteliklere sahip bu sebzeler kış mevsiminin olmazsa olmazları arasında.
Üstelik pırasa düzenli tüketildiğinde saç dökülmelerini engellerken, tabiatın mucize besinleri arasında gösterilen brokoli vücudun pH dengesini korumaya yardımcı oluyor. Karnabahar ise bütün faydalarının yanında günlük hayatın stresinden ve uykusuzluktan muzdarip olanların imdadına yetişiyor. Doğanın cömertçe sunduğu bu nimetleri sağlıklı tariflerle hazırlamaksa bize düşüyor.
|
|
Sebzeler Hakkında Tarifleri Diğer Konular
|
|