|
|
HANGİ YEMEK KİMİN |
|
siyami
Super MOD
Kayıt: 26.09.2006
Mesajlar: 1925 Şehir: izmir |
Kısa URL: https://ml.md/lc39662
Gönderme Tarihi: 17.Ağu.2009
2,926 defa indirildi / yazdırıldı
|
Nedim Atilla
Zaman zaman Ege'nin iki kıyısında 'şu yemek senin, bu yemek benim' muhabbeti yapılır. Burada iki yemek tartışmaların odağına oturur: Papaz Yahnisi ve imambayıldı... Papaz Yahnisi yemeğini adı başka bir dini çağrıştırsa da, istanbul'un Müslüman halkı da sevip benimsemiştir diyor İlhan Eksen... Ve şöyle devam ediyor: Yemeğin pişirme tarzını kendi inancına uygun olarak değiştirip sirke ile yıllardır pişiriyor... Papaz Yahnisi gerçekten nefis bir yemektir. Bugünkü Yunanistan'da ise hemen her restoranın mönüsünde sadece 'imam' yazan bir yemeğe rastlarsınız ki, bu patlıcanlı Imambayıldı'dan başka bir şey değildir.
Lakerdada Rumlarla Ermeniler arasında bir süre sizin-bizim tartışmasına yol açtıysa da sonuçta istanbul Rumlarının bir yemeği olduğunda hemfikir olunmuş. Yine ilhan Eksen'in konuştuğu istanbullu Hrisula Buduri, Lakerda Rum'dur. Ermeni değil. Büyük palamut olduğunda orta yerlerini alıyordum. Çok yıkanması gerekiyor soğuk suda. Sonra kemiğin üstünde bir kan var, o çıkacak. Yoksa kurtlanır, bol kalın tuz ile bir hafta 10 günde oluyordu' diyordu. İstanbul Ermenisi Sarkis Seropyan ise 'Lakerda konusunda Rumların hakkını teslim etmek gerek, adı bile Rumca' diyordu.
|
Rum Mutfağı |
|
siyami
Super MOD
Kayıt: 26.09.2006
Mesajlar: 1925 Şehir: izmir |
Kısa URL: https://ml.md/lc39661
Gönderme Tarihi: 17.Ağu.2009
2,170 defa indirildi / yazdırıldı
|
Nedim Atilla
Rum, "Romalılar döneminden kalan Anadolulu" demek kısaca. Roma'nın Anadolu'da kalan halkına genel olarak Rum dendi yüzyıllar boyunca, hem de din ayrımı yapılmaksızın... Mevlana Celaleddin de bir Rûmi... Yani Anadolulu. Bugün Roma kökenli Ortodoks Hıristiyan ahaliye kısaca Rumlar diyoruz. Anadolu'daki Rum mutfağını istanbul ve izmir gibi metropollerde yaşayan mutfak ile Kapadokya ağırlıklı olarak Anadolu'da, Konya, İsparta ve Antalya'da yaşayan Rumların mutfağından ayrı tutmak gerekiyor... Bu ayrımı en iyi beceren, farkları ortaya koyan, sevgili Sula Bozis oldu. 1980'e kadar istanbul'da yaşayan ve asıl mesleği sahne tasarımı ve tiyatro kostümcülüğü olan Sula Bozis, yazdığı iki önemli kitapla bu ayrımı bize örnekleriyle sundu. İstanbul Rum Mutfağı'nm karakterini Sula Bozis şöyle anlatıyor: "Fetihten sonra istanbul mutfağı, şehrin kent soylu sakinleri ile göçer fatihlerin beslenme geleneklerinin sentezinden şekillendi, istanbul'da yaşayan değişik etnik topluluklar, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Levantenler, Çerkesler, Gürcüler, Ege adalarından gelenler, Epirliler, Pontuslular, Kapadokyalılar vb. istanbul mutfağını kendi gelenekleriyle zenginleştireceklerdi. Yüzyılların sözlü geleneğine dayanan istanbul mutfağı, ev yemek kültürü ile saray mutfağının, aşevlerinin, daha sonra ortaya çıkan lokantaları, hatta 19. yüzyıl sonlarında yabancı elçiliklerde çalışıp Avrupa mutfağından etkilenen Rum aşçılarının katkılarıyla gelişerek günümüze ulaştı." istanbul Rum Mutfağı, Sula Bozis'e göre baharatın dengeli ölçülerde katıldığı, karmakarışık salçaların kullanıldığı, taze ve nitelikli ürünlerin yeğlendiği lezzetli yemeklerden oluşur. Yemekler ateşte, fırında, tavada kalaylanmış bakır kaplarda pişirilip aşırıya varmayan bir özenle sunulur. Bu mutfağın en belirgin özellikleri şeker ve limon karışımının bazı yemeklere eklediği özel tat; zeytinyağında hafifçe kızartılan soğan, şeker, limon, tarçın ve dereotu karışımıyla pişirilen bazı zeytinyağlı yemekler; balığa, tuzlu balık çeşitlerine, sebzelere, sakatat, et ve pirince dayanan büyük bir çeşitlilik; etli yemekler ve kaşık tatlılarıdır. Bu mutfak kültürü birikimi anneden kıza, komşudan komşuya, aşçıdan yamağa taşınarak süreklilik kazanmıştır.
|
|
Rum Mutfağı Tarifleri Diğer Konular
|
|