Osmanlı Salataları
THY Skylife
Osmanlı yemek düzeninde salatalar sofraya baştan konulur ve yemekle birlikte yenilirdi. Günümüzde de bu gelenek aynı şekilde Türk sofralarında devam ediyor.
Osmanlıların bahçe merakı birçok yabancı gezginin yazılarında karşımıza çıkar. Osmanlı bahçeleri sadece doğal yetişen bitkilerden müteşekkil, patikalar ve çiçek tarhları ile şekil verilmemiş yerlerdir. Türklerin yabancıları hayrete düşüren bir çiçek sevgisi vardır. Fakat bu bahçeler sadece çiçeklerden de oluşmaz. Topkapı Sarayı'nın dış bahçelerinde çiçek tarhları yerine sebze bostanları ve meyve ağaçları bulunduğunu yazan Fransız gezgin Antoine Galland Türklerin salatalık ve bol miktarda çiğ yeşillik tükettiğini belirtir. XVII. yüzyılda Jean-Baptiste Tavernier, Türkiyede acıkan çocukların ellerine salatalık verilmesine, salatalığın çiğ ve kabuklu yenilmesine hayret etmiştir. Fatih Sultan Mehmed de salatalığa çok düşkündü ve onun sofrası için saray bahçesinde turfanda salatalık yetiştirilirdi. Salatalık çiğ yenildiği gibi cacığı, turşusu ve dolması da yapılırdı. Osmanlıların bol miktarda çiğ ot ve sebze yemelerine şaşıran batılı gezginler bunun sağlığa zararlı bir alışkanlık olduğunu düşünüyorlardı. Ancak Osmanlı mutfağında sirke çokça kullanıldığından çiğ ot ve sebzeler hastalığa yol açmamıştır. XVI. yüzyılın ortalarında Yeniçerilerin şalgam, soğan, sarımsak, turp ve hıyar, tuz ve sirkeden oluşan salata yedikleri kayıtlıdır. Evliya Çelebi Osmanlı'da salataların yağlı, sirkeli ve sarımsaklı olduğunu seyahatnamesinde anlatır. Şüphesiz ki tabiatında büyük bir bahçe düşkünlüğü olan eski insanlar için bahar ayları çok önemlidir.