Osmanlı Mutfağında Baharatlar
THY Skylife
Hem yemeğe kattığı lezzet hem de sağlığımıza faydaları ile baharatlar sofralarımızın daima baş tacı olmuştur.
Yemeklerimize ayrı bir lezzet katan; kabuğuyla, yaprağıyla, köküyle, tohumuyla kurutulmuş hâlde kullanılan baharatların yeri mutfağımızda geçmişte daha büyüktü. Özellikle de karabiber, tarçın, karanfil, kakule, kimyon, kişniş ve yenibahar geleneksel mutfağımızın önemli baharlarıdır. Osmanlı mutfağında baharatların yemeğin tadını bastırmaması esastır. Baharat geleneksel olarak ana malzemelerin lezzetini vurgulayacak şekilde kullanılırdı. Osmanlı mutfağında sıklıkla kullanılan diğer baharatlar arasında darıfülfül (Hint kökenli, uzun formlu bir çeşit karabiber), zencefil, zerdeçal, sakız, misk ve amberi sayabiliriz.
Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethi ile baharatın tedarik yolları açılmış, Osmanlı mutfağındaki çeşitleri de yine bu vesileyle çoğalmıştır.
Dükkânda ve seyyar olarak satış yapan aktarların sayısının bini geçtiğini seyahatnamesinde belirten Evliya Çelebi, baharatlarla şifalı macunlar yapan macunculardan "200 dükkân 500 nefer" diye bahsetmiştir.
XVII. yüzyılda padişahın ve yüksek rütbeli subayların tayınatında et, tuz, şeker gibi maddelerle birlikte bazı baharatların da yer alması temel gıda maddeleriyle birlikte bu leziz ilavelerin de Osmanlı mutfağının vazgeçilmezlerinden biri olduğunu gösterir.
Değişen mutfak kültürünün bir yansıması olarak daha az baharat kullanımı tuz ihtiyacını daha da arttırır. Tuz tüketimini azaltması ve sağlığımıza başka nice katkısıyla baharatlara soframızda daha fazla yer vermeliyiz.