Küçük Aysel
Geçtiğimiz pazar günü televizyonda kanallar arasında dolaşırken BRT'de (Kuzey Kıbrıs Bayrak Radyo ve Televizyon Kurumu) Türk Sanat müziği korosuna rastladım. Her ne kadar bir Türk Sanat müziği parçasını tam olarak bilmesem de daima bu müzik türüne derin bir saygı duyarım. Biraz kaliteli müzik dinlemek için durdum. Gerçekten de Kuzey Kıbrıs'lı sanatçılar düzgün Türkçeleriyle bildiğimiz klasik parçaları yorumluyorlardı. Olgun, bakımlı, saçları yapılı, siyah tualetli hanımlar, arkada takım elbiseli, kravatlı kalantor beyler düzgün sırayla durmuş ve büyük bir ciddiyetle, şarkılar okuyorlar... Neden bilmiyorum birden aklıma merhum Levent Kırca'nın Olacak O Kadar programı geldi. Bu programda da aynı brt de olduğu gibi siyah giysili bayanlar önde, takımlı kravatlı erkekler arkada dururdu. Tam kendimi kınamaya başladığım sırada programa Küçük Aysel davet edildi. Banu "niye kendini ayıplıyorsun? İşte Küçük Hüsamettin gibi Küçük Aysel" dedim, kendi kendime. Kendimi erken affettiğimi Küçük Aysel, refakat eşliğinde gelip, haşmetli koltuğa oturunca farkettim. Sonradan yaptığım küçük bir araştırma sonucunda bu sanatçının 1938 Lefkoşa doğumlu, meşhur Kıbrıs'lı sanatçı Aysel Bağdadi olduğunu öğrendim. Aysel hanımı dinledikce ileri yaşına rağmen bülbül gibi şakıyan muhteşem bir sesi olduğu ve dinledikçe dinlenecek bir tarza sahip olduğunu gördüm. Temelinde son derece sağlam bir müzik eğitimi almış olduğu da her haliyle belliydi. Aysel Bağdadi yani nam-ı diğer Küçük Aysel yavru vatan, tabiki Türkiye için de önemli bir değer taşıdığını hayatını okudukça anladım. Bunu bilmiyordum ve ben işi komediye dökmüştüm. Şimdi gerçekten bu cehaletimden dolayı utanıyorum ve yaşadığım toplumda Aysel Bağdadi'yi tanımayan tek kişi olmayı umuyorum.