Kahramanmaraş Şıracılığı
Kahramanmaraş Valiliği
Hacı Ali Özturan
Sıralardan söz etmeden önce bag, bagcılık, üzümün suyunun (serbet) çıkarılması gibi temel bilgileri aktarmamız gerekiyor:
Kahramanmarasta bagcılık bir tür yayla yazlıkçılıgı seklindedir. Üzüm satarak para kazanma amacı güdülmez. Bertiz bu kavramın dısında kaldıgı gibi, kimi bagcılar da bagcılıktan kazanç saglamaktadırlar.
Yarım yüzyıl öncenin Marasında, at (gölük ya da beygir denirdi), esek ve katır sırtında baglara gidilir ve göçülürdü. Her bagcının bagında hug denilen, tek göz, küçük bir bağ damı bulunurdu. Huglar genellikle harçsız taş duvarlarla örülür, üzerleri ise gaz tenekeleriyle kapatılırdı. Son yıllarda bu huglar hemen hiç kalmamıs, yerlerine saray yavrusu görkemli konutlar yapılmıstır. Kahramanmaraşın kuzeyinde kilometrelerce uzunlukta olan Ahır Dagları bastan sona yazlıklarla bezenmistir.
Bağ evlerinin önünde geniş bir seki olur ve bu sekinin çevresine gölgelik agaçlar dikilirdi. Su olmayan baglara musluk denilen sarnıçlar yapılarak kar ve yagmur suları biriktirilir; ya da yakın bir pınardan yine hayvan sırtında su tasınırdı. Su iki sekilde tasınırdı: Ya kalaz , tuluk denilen tulum çıkarılmış davarın derisiyle; ya da her biri iki gaz tenekesi alacak şekilde ahsaptan yapılmış sandıklar aracılıgıyla
Böylelikle her defasında dört teneke yani 80 litre su tasınabilirdi. Bir ev için en az iki kez su getirilmesi gerekirdi. Sıra yapılan günlerde üç ya da dört kez suya gidilirdi.
Şu günlerde bile Marasımızın baglarında aksamdan sonraları silah sıkma alıskanlıgı vardır. Özellikle cumartesiyi pazara baglayan gecelerde aksam yemeginden sonra Vardı haa! diye bagırarak pesinden silah sıkmak; keyif verici; bagcılıgın olmazsa olmazlarından biri gibidir. Çesit çesit silahların çıkardıgı sesler, alısık olanlar için gerçekten keyif vericidir. Yazlıkların arası yüzlerce metre oldugu için tehlikesi de yoktur. Sıkılan silahlardan yarım yüzyıl boyunca bir tek yaralama olayı bile duyabilmiş degilim.
Ayrıca Kahramanmaraslılar hep devletin yanında oldukları için, yetkililerce terör endisesi kaynagı olarak algılanmamaktadır.
Baglarda çocukluktan yeni çıkan delikanlıların en büyük eglencesi dolma tüfekle, siyeçlerde,cücük avlamaktır. Daha küçükler sapan da denilen cücük lastikleri ile avlanırlar, daha büyükler barutu ve saçması agızdan doldurulan dolma tüfeklerle avlanırlar. Simdilerde tek saçma denilen havalı tüfeklerle avlanılmaktaysa da dolma tüfekler yine de kullanılmaktadır.
Yukarıda adı geçen siyeç, bagların kenarına dikilen ya da kendiliginden biten genelde meyvesiz agaçların olusturdugu bitkisel çitlerdir. Cücükse, serçeye verilen addır.
Dolma tüfeklerle vurulan cücükleri tüyleri yolunur, alevde ütüldükten sonra içleri temizlenir; tava yapılarak yenir ve çok lezzetli olur.
Baglarda çok çesitli üzümler yetistirilmekle birlikte en çok kabarcık, azezi ve marhabası (siyah üzüm) üzümleri bulunur. Agüzüm, deve tabanı, kirkit, külefi, yıldız, sergi gibi üzümler ilimiz baglarında yetismektedir ama içlerinde sıraya gelen önce kabarcık, sonra azezidir.
(Ahsaptan yapılan üzüm sandıklarına mahra (marka) denirdi. Marhabası, sandıgın en güzel üzümü anlamına gelmektedir.)