Kadirli Ocak ve Yemek ile İlgili İnanışlar
Esma Şimşek
Kadirli ve çevresinde; ocak, yiyecek ve içeceklerle ilgili birtakım inanışlar yaşatılmaktadır:
- Ocağa su dökülmez ("ocağı sönmesin" diye). Ucu ateşli odunlar, küle gömülerek söndürülür veya ocağın dışına çıkarıldıktan sonra üzerine su dökülür.
- Tabakta yemek bırakılmaz, bırakılırsa cinlerin yalayacağına inanılır.
- Kızgın saca su dökülmez, dökülürse şeytan çarpar.
- Çocukların sancısı olduğunda ocağa tuz atılır. Çocuk, bir beze sarı] ırak bu ateşin üzerine tutulur. Böylece sancının geçeceğine inanılır
- Güneş battıktan sonra başka bir eve; ateş, soğan, süt, yoğurt vs. verilmez. Eğer, mecburen vermek zorunda kalınırsa:
a) Soğanın ucundan biraz yakılır veya yere atılır, isteyen kişi yerden ılır.
b) Yoğurdun veya sütün üzerine bir parça yeşil yaprak veya kömür parçası atılır.
- İneğin memesi ağrımasın diye, sütün üzerine tuz atılır.
- Bir evde yeni çocuk doğmuşsa, o çocuğun huysuz olmaması için, o evden başkalarına ateş verilmez.
- Nazar olan çocuğun üzerine "Ahad" ve "Fatiha" sureleri okunduk! an sonra, içine üzerlik atılan ateşin üzerine tutulup çevrilir. Kokunun, çocuğun burnuna gitmesi sağlanır.
- Nazar olan çocuğa "köz suyu" sayılır: Bir tasın içine biraz su konur, bunun üzerine dua okunarak bir iğne atılır. Daha sonra nazarının olduğundan şüphelenilen kişilerin isimleri sayılarak; "filanın gözüne" denilip sırayla közler atılır. Bu sudan, çocuğa bir damla içirilir, eli yüzü yıkanır. Kalan su, bir köpeğin üzerine dökülür. Eğer köpek silkinip, üzerindeki suyu dökerse çocuk iyileşecek, silkinmezse ölecek demektir.
- Aydaş pişirme: Aydaş (Clız, aşırı derecede zayıf olan) olan çocuklar yol ayırımına götürülür. Orada, üç taşla ocak yapılıp, üzerine bir kazan konulur ve içine hasta olan çocuk yerleştirilir. Yaşlı bir kadın, ateş yakmadan kazanın altına '»dun atmaya başlar. O sırada başka bir kadın gelerek ne yaptığını sorar. Yaşlı kadın; "Aş pişiriyorum" diye cevap verir. Diğeri; "Sen, aş pişirmesini biliyor musun?" diye sorunca yaşlı kadın; "Bilmek şöyle dursun, ötesine bile geçerim," der. Bu olaydan sonra çocuğu alıp eve getirirler ve iyileşeceğine inanırlar.
- Cenaze defnedildikten sonra, ölen kişinin evinden alman bir baş soğan ile bir tabak bulgur dışarıya konulur. Bunun anlamı; ölen kişinin gözünün evde kalmaması, rızkının dışarıda olduğunun işaret edilmesidir.