Aşure
400 gr. aşurelik buğday
125 gr. kuru
fasulye (küçük taneli)
125 gr.
nohut
150 gr. kuru
kayısı
200 gr. kuru
üzüm
150 gr. kuru
incir
1 çorba kaşığı
portakal kabuğu rendesi (tepeleme)
800 gr. toz şeker
5 litre su
1 çorba kaşığı ayçiçek yağı
1 su bardağı
süt
1 tatlı kaşığı gülsuyu (isteğe bağlı).
Süsleme malzemesi:
Dolmalık
fıstık, kuş
üzümü,
ceviz içi, kıyılmış kuru
kayısı, kıyılmış kuru
incir, nar taneleri,
fındık.
Bir gece önceden aşurelik buğdayı ılık suya, kuru
fasulyeyi soğuk suya,
nohutu da ılık tuzlu suya basın. Ertesi gün,
nohutu ve kuru
fasulyeyi süzüp yıkayın, ayrı ayrı tencerelerde yumuşayıncaya kadar haşlayıp süzün. Nohutların ince kabuklarını çıkartın. Kuru
kayısı ve kuru
inciri
fındık büyüklüğünde doğrayın. Aşurelik buğdayı yıkayıp süzün. Kuru
üzümü ayıklayıp yıkayın ve ayrı bir kapta 10 dakika kaynatıp süzün.
Büyükçe bir tencereye 5 litre suyu, buğdayı ve 1 çorba kaşığı ayçiçek yağını
koyun. Su kaynayınca altını kısıp ağır ateşte, kapağı kapalı olarak pişmeye bırakın. Dibini tutmaması için arada sırada karıştırın. Buğdaylar iyice yumuşayınca kapağını açın ve haşlanmış kuru
üzümleri ilave edip orta ateşte, yaklaşık 5 dakika, arada bir karıştırarak kaynatın. Rendelenmiş
portakal kabuklarını, haşlanmış
nohut ve kuru
fasulyeyi de ilave edip sürekli karıştırarak yaklaşık 5 dakika daha kaynatın. Daha sonra kuru
kayısıları ve toz şekeri ekleyin, kaynayıncaya kadar sürekli karıştırmaya devam edin ve
sütü ilave edin.
Aşure pişerken kıvamının koyu olmaması gerekir. Bu aşamada, aşure suluca bir kıvamda değilse, bir miktar daha sıcak su ilave edebilirsiniz. Son olarak kuru
inciri de katıp, yaklaşık 5 dakika karıştırarak kaynatıp ateşten alın. Üstünün kabuk tutmaması için arada bir karıştırarak, bir süre kapağı yarı kapalı bir durumda piştiği tencerede soğutun. Kıvamı koyu ise biraz
süt ilave edip karıştırın. Bu aşamada içine kesinlike su koymayın. Servis yapılacak kaplara alın ve soğuduktan sonra üzerini süsleyin.
Not: Nuh Peygamber’e atfedilen “tufandan sonra, kalan tüm erzakı birbirine karıştırarak yaptığı tatlı” öyküsü doğruysa eğer, aşureye “yeryüzünün bilinen en eski tatlısı” demek de mümkün... Değişik malzemelerle, farklı vesilelerle de olsa, yalnız Hıristiyan ve Müslümanların değil, Nuh Peygamber’in topraklarında yaşayan gelmiş geçmiş tüm toplulukların mutfağında hiç kuşkusuz aşurenin özel bir yeri oldu. Herkesin kendine göre bir üslubu var. Kimi 40 çeşit erzak koyuyor, kimi ılık, kimi soğuk yiyor, Ermeniler ise asla
fasulye,
nohut kullanmıyor ve “anuşabur” olarak adlandırıyor.
ML® Aşure için tıklayın
Fotoğraf "Göksen" tarafından gönderildi. 02.08.2015