Yiyiniz iciniz ancak israf etmeyiniz (Araf 31)
lezzetler.com yemek tarifleri paylaşım sitesi

Yemek Tarifleri > Diğer Konular > Türk Mutfağı (2 adet - 154,210 defa bakıldı)

Türk Mutfağı


Fotoğraflı Yemek Tarifleri

Ana Sayfa
Video Yemek Tarifleri
Yemek Galerileri
Ana Yemek Tarifleri
Tatlı Tuzlu İkram Tarifleri
Yöresel Yemek Tarifleri
Geleneksel Yemek Tarifleri
Etnik Yemek Tarifleri
Dünya Mutfaklarından Yemek Tarifleri
Diyet Yemek Tarifleri
Markalardan Yemek Tarifleri
Ustalardan Yemek Tarifleri
Bebek Yemek Tarifleri
Vejetaryen Yemek Tarifleri
Osmanlı Yemek Tarifleri
Kamp Yemek Tarifleri
Sebze Yemek Tarifleri
Meyve Tarifleri
Kırmızı Et Yemek Tarifleri
Av ve Kümes Etleri Tarifleri
Balık ve Deniz Ürünleri Yemek Tarifleri
Sakatat Yemek Tarifleri
Çerez Tarifleri
Tahıl Yemek Tarifleri
Diğer Malzemelerden Yemek Tarifleri
Pişirme Yöntemlerine Göre Yemek Tarifleri
Tatlarına Göre Yemek Tarifleri
Kolay Yemek Tarifleri
En Yeni Yemek Tarifleri
Malzemeye Göre Arama
Genel Konular
Besinlerin Değerleri
Şifalı Bitkiler
Aşçılığın Püf Noktaları
Sofra Düzeni ve Servis
Mutfak Takımları
Yemek Hakkında Sözler
Yemek Rüyaları
Yemek Fıkraları
Diğer Konular
Sağlık Konuları
Site Hakkında
Makaleler
Söyleşiler
Anketler
Mütevazı Lezzetler®

Üye Girişi
Üye Ol


Türk Mutfak Kültürü

mel tem
Şef Aşçıbaşı
Şef Aşçıbaşı

Kayıt: 03.06.2019
Mesajlar: 32
Şehir: Ankara
Kısa URL: https://ml.md/lc143221
Gönderme Tarihi: 03.Haz.2019
837 defa indirildi / yazdırıldı




THY Skylife

Türk mutfağı Orta Asya’da filizlenip Anadolu’da kök salan, üç kıtayı kendine hayran bırakan bir lezzet deryası. Farklı kültürleri kendi sofrasında sentezleyen ve başka coğrafyaları etkilemeye bugün de devam eden bir gelenek.
Kıtalara yayılmış bir tarih, deryaya açılan şehirler, Orta Asya’nın mücadele gerektiren koşulları, Anadolu’nun bereketi, Kafkasya’nın rüzgârları, Akdeniz’in güneşi, İpek Yolu’nun baharatları, Mezopotamya’nın kadim mirası Türk mutfağının esinlendiği en önemli unsurların başında gelir. Kucaklaştığı her kültürle zenginleşen bu mutfak, aynı zamanda elinin değdiği her yere kendinden bir yadigâr da bırakır.
Orta Asya’nın çetin yaşam koşulları içinde yoğrulan Türk insanı büyük ölçüde hayvancılıkla uğraştığından ve avcılık yaptığından sofrasını et ve süt ürünleriyle kurar. Tereyağı bu dönemin en önemli besin maddelerinden biridir. Hatta Türk diline ve düşüncesine ilişkin en eski kaynaklardan olan, Kaşgarlı Mahmud’un yazdığı Dîvân-ı Lugati't-Türk’te de tereyağına atfedilen değer vurgulanmıştır. Anadolu’ya geçişle birlikte buradaki yerleşik yaşamın etkisiyle bozkır kültürü kesin bir değişime uğrar. Anadolu, insanoğlunun yerleşik düzene geçmesinin belirleyici unsuru olan tarımın, ürünün işlenmesi ve saklanmasına ilişkin gelişmelerin başladığı ve dünyaya yayıldığı yer hüviyetiyle bütün birikimini Türk kültürüne aktarır. Anadolu Selçuklu Devleti’yle birlikte sarayda pişirme teknikleri gelişir, sofra düzeni önem kazanır, davete ve davet adabına ayrı bir özen gösterilir. Ekmeğin sofraların baş tacı olması ve maharet gerektiren hamur işlerinin yaygınlaşması bu devrin özelliklerinden biridir. Mütevazı beslenmek ve nefis terbiyesi gibi unsurlar sufi anlayışla, Mevlâna ekseninde Anadolu’da şekillenir.
XIV. yüzyıl gezgini İbn Batuta meşhur seyahatnamesinde Anadolu’yu “Dünyanın en güzel memleketidir. Tanrı güzelliklerini öteki ülkelere ayrı ayrı dağıtırken, burada hepsini bir araya getirmiştir. Burada dünyanın en güzel insanları, en temiz kıyafetli halkı yaşar ve en nefis yemekler pişirilir.” sözleriyle tanımlar.
Bu mutfak kültürü Osmanlı İmparatorluğu devrinde daha da çeşitlenerek zenginleşir. Günümüz Türk mutfak sanatı Osmanlı saray mutfağı temelinde yükselmiştir. İstanbul’un fethiyle başlayan imparatorluk süreci mutfağa ciddi katkılar sağlar. İmparatorluğun en usta aşçıları İstanbul’da toplanır, çevre illerden ve eyaletlerden her çeşit malzemenin en iyisi bu şehir için tedarik edilir. Saraya gelen ürünler arasında Atina’dan bal, Vostica’dan siyah üzüm, Midilli’den fıstık, Mısır’dan pirinç sayılabilir. Masal gibi anlatılan İpek Yolu’nun imparatorluğun kontrolünde olmasının egzotik bitkilerin ve baharatların da kolay erişilebilir hâle gelmesinde sağladığı avantaj göz ardı edilemez. Öte yandan, başta İstanbul olmak üzere pek çok yerde farklı etnik grupların ahenkle yaşaması mutfağı da şenlendirmiş ve Osmanlı mutfağı özgün lezzetler barındıran ve kendisiyle temas eden her coğrafyayı etkileyen bir damak tadı yakalamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nda Ramazan ayı ayrı bir öneme sahipti. İslam inancı çerçevesinde gerçekleşen etkinlikler iftardan sahura değin özenle planlanır ve hayata geçirilirdi.
Tarihsel serüveni dolu dolu olan Türk mutfak sanatı, köklerini dayandırdığı gelenekten sonuna kadar yararlanmayı bilmiştir. Türk mutfağı doğusundan batısına içinde filizlenen her nefesin etkisini geçmişten aldığı coşkuyla birleştirir ve günümüz dünyasına seçkin lezzetler sunar.
Bütün bunların ekseninde mübadeleyle sentezlenen göçmen lezzetler de vardır, mevsiminde tutulan balığın tadı da, zeytinyağıyla hazırlanan enginarın hafifliği de, üzerinde tereyağı gezdirilen mantının inceliği de...
Yoğurtla, etle, tahılla ve değişik malzemelerle yapılan çorbalarının 100’lerle ifade edilen çeşitliliği ile bir lezzet şenliğidir Türk mutfağı. Mantısından böreğine ustalık gerektiren hamur işleri; çeşit çeşit otun zeytinyağı ile harmanlandığı mezeler; içi bulgurla, pirinçle, etle, fıstık ve baharatla doldurulan dolmalar ve sarmalar; mevsimine göre yetişen sebzeler; deniz mahsulleri; şerbetli ya da sütlü tatlılar sofraları süsler. Ve en sonunda hatırının büyüklüğüyle gönülleri kazanan Türk kahvesi ile fasıl kapanır.
Yöresel malzemelerin ve pişirme yöntemlerinin asla terk edilmediği bu gelenekte el emeğinin kıymeti asla arka plana itilmez. Yemeği yapan kişiye söylenen “Eline sağlık.” bir nezaket ifadesinden çok daha fazlasıdır. Leziz yemekler, kalabalık davetler, Anadolu ruhunun bir ifadesi olan konukseverlik ve zengin ikram sofraların binlerce yıllık birikiminin doğal birer ifadesi olarak devam eder.
Akşam yemekleri ve hafta sonu kahvaltıları bütün aileyi birleştirici bir öge olarak bugün de yaşayan bir sofra kültürüdür. Düğün yemekleri, asker uğurlamaları, iftar sofraları, bayram gibi maneviyatı yüksek zamanlarda her özel ânın tavrına uygun sofralar kurulur ve konuklara içtenlikle takdim edilir.



Türk Mutfak Kültürü

Somuncu
Türkçe Admin
Türkçe Admin

Kayıt: 25.05.2007
Mesajlar: 5856
Şehir: Ankara
Kısa URL: https://ml.md/lc172983
Gönderme Tarihi: 01.Tem.2023
158 defa indirildi / yazdırıldı




Bodrum Belediyesi

Türk mutfak kültürü Türklerin 10. ve 11. yüzyıllara dayanan Orta Asya geçmişinden günümüze kadar uzanan derin bir tarihsel süreci kapsar. Göçebe mutfak kültüründen Anadolu’ya, Selçuklu mirasından Bizans geleneğine, İran-Abbasi mutfak geleneğinin etkilerinden uzun Osmanlı dönemine yayılan Türk mutfağı yüzyıllar boyunca değişerek zenginleşmiş kültürel bir mirastır.
Türkiye’de bugün var olan yöresel mutfaklar kendi içlerinde ayrı bir tanımlama gerektirecek kadar özel ve zengindir.
Burada bahsettiğimiz “Türk Mutfağı” daha çok İstanbul mutfak kültürü olarak tanımlanabilir. “Yüksek mutfak anlayışı” olarak tanımladığımız mutfak ise, Osmanlı saray ve konak mutfaklarında gelişip 19. yüzyıldan itibaren yazıya dökülmüş olan yemek kültürüdür.
Klasik Türk mutfak anlayışının temelini oluşturan Osmanlı Saray Mutfağının geleneksel yemekleri şu şekildedir: kuzu ve koyun etiyle hazırlanan kebap, yahni, külbastı, kızartma ve köfteler, pirinç pilavının envai çeşitleri, tahıl ve baklagillere dayanan et suyu ile pişirilmiş çorbalar, yaş ve kuru meyveler ile hazırlanmış hoşaf, şerbet, şurup, reçel, çevirmeler, börek çeşitleri, etli dolmalar, sebzeler ile hazırlanan çeşitli tencere yemekleri, tavuk ve balık ile hazırlanan kebap, yahni ve külbastılar,- helva çeşitleri, sütlü tatlılar, baklava, güllaç ve kadayıflar.
Baharat kullanımı Ortaçağ Avrupası ya da Hint mutfağı kadar olmasa da oldukça yaygındır. Güvercin, keklik, kaz, bıldırcın, ördek ve hindi Saray Mutfak geleneğinde zengin sofralara sunulan ayrıcalıklı tatlar arasında yer almıştır.
Balık da Osmanlı Saray mutfağında Sultan ve çevresinin severek tükettiği lezzetlerin içinde yer almıştır.
19. yüzyılda batıya açılan Osmanlı Sarayı, mutfak kültüründe de Avrupa’dan etkilenmiştir. Sofra düzenine yenilikler getirilmesiyle birlikte masa, sandalye, bireysel tabak ve beraberinde çatal, bıçak ve su takımları kullanılmaya başlamıştır.
19. yüzyıl sonları Osmanlı yemek kitaplarında Avrupa kökenli tarifler yayınlanmıştır.
Alafranga tatlar zaman içinde Türk mutfak geleneğine eklenmiş, çoğu zaman yeni bir biçimde yorumlanarak yemek tarifleri arasında bugün alıştığımız lezzet kalıpları içinde yer almıştır.
Sanayi toplumunun gereklilikleri ve getirdikleri, beslenme biliminin ortaya çıkışı ve gelişimi tüm dünyada olduğu gibi klasik Osmanlı-Türk mutfak geleneğini de etkilemiştir. Örneğin, tereyağı yerini önce margarin sonraları zeytinyağına terk etmiş, dana eti mutfaklarda yerini almış ve zenginliğin göstergesi beyaz ekmek yerini tercihen doğal köy ekmeklerine bırakmıştır.
Bugün bahsettiğimiz Türk mutfak geleneği birkaç klasik esnaf lokantası, anne ve anneannelerimizin mutfağı ve eski yemek kitaplarında yaşamaya devam etmektedir.







Türk Mutfağı Tarifleri Diğer Konular



(2 adet Türk Mutfağı 154,210 defa bakıldı)

1 2

lezzetler.com
Site Hakkında
Kullanım Kuralları
Üyelik Kuralları
Gizlilik Bildirimi
Hediyeli Üyelik
Bölümler
Yemek Kitapları
Mütevazı Lezzetler® Yemek Kitabı
Mütevazı Lezzetler® İkramlar
Mütevazı Lezzetler® Kurabiyeler
Mütevazı Lezzetler® Çorbalar
Mütevazı Lezzetler® Pilavlar
Mütevazı Lezzetler® Videoları
Mütevazı Lezzetler® Fotoğrafları
Mütevazı Lezzetler®
Mütevazı Lezzetler® Sertifikaları
Mütevazı Lezzetler® Türkçe
Mütevazı Lezzetler® Azəricə
Mütevazi Lezzetler® English
Mütevazi Lezzetler® Español
Mütevazi Lezzetler® Deutsch
Mütevazi Lezzetler® Français
Mütevazi Lezzetler® Italiane
Скромные Вкусы® Русский
لذيذ المتواضع ®عربية
Video Sunucuları
video.lezzetler.com
video.ml.md
Youtube
Dailymotion
Facebook
İzlesene
Mynet
Sosyal Medya
lezzetler.com facebook uygulaması
lezzetler.com facebook sayfası
lezzetler.com twitter sayfası
Mütevazı Lezzetler® facebook sayfası
Mutevazı Lezzetler® twitter sayfası