Yiyiniz iciniz ancak israf etmeyiniz (Araf 31)
lezzetler.com yemek tarifleri paylaşım sitesi

YEMEK DAVETİNE İCABETİN ADÂBI


Fotoğraflı Yemek Tarifleri

Ana Sayfa
Video Yemek Tarifleri
Yemek Galerileri
Ana Yemek Tarifleri
Tatlı Tuzlu İkram Tarifleri
Yöresel Yemek Tarifleri
Geleneksel Yemek Tarifleri
Etnik Yemek Tarifleri
Dünya Mutfaklarından Yemek Tarifleri
Diyet Yemek Tarifleri
Markalardan Yemek Tarifleri
Ustalardan Yemek Tarifleri
Bebek Yemek Tarifleri
Vejetaryen Yemek Tarifleri
Osmanlı Yemek Tarifleri
Kamp Yemek Tarifleri
Sebze Yemek Tarifleri
Meyve Tarifleri
Kırmızı Et Yemek Tarifleri
Av ve Kümes Etleri Tarifleri
Balık ve Deniz Ürünleri Yemek Tarifleri
Sakatat Yemek Tarifleri
Çerez Tarifleri
Tahıl Yemek Tarifleri
Diğer Malzemelerden Yemek Tarifleri
Pişirme Yöntemlerine Göre Yemek Tarifleri
Tatlarına Göre Yemek Tarifleri
Kolay Yemek Tarifleri
En Yeni Yemek Tarifleri
Malzemeye Göre Arama
Genel Konular
Besinlerin Değerleri
Şifalı Bitkiler
Aşçılığın Püf Noktaları
Sofra Düzeni ve Servis
Mutfak Takımları
Yemek Hakkında Sözler
Yemek Rüyaları
Yemek Fıkraları
Diğer Konular
Sağlık Konuları
Site Hakkında
Makaleler
Söyleşiler
Anketler
Mütevazı Lezzetler®

Üye Girişi
Üye Ol


YEMEK DAVETİNE İCABETİN ADÂBI

Aleppo
Aşçı
Aşçı

Kayıt: 14.05.2011
Mesajlar: 18
Şehir: Halep
Kısa URL: https://ml.md/lc63125
Gönderme Tarihi: 15.May.2011
2,588 defa indirildi / yazdırıldı




Dâvete icabetin beş âdabı vardır:

Birincisi: Zengin fakir seçmeden, herkesin dâvetine gitmek. Bunun aksi, yasak olan bir kibir alâmetidir. Kibir korkusu ile birçokları hiç bir dâvete icâbet etmemişler, başkasının çorbasına intizar, zillettir, demişlerdir. Bir diğeri, «Elimi başkasının çanağına sunduğumda ona boynumu bükmüş olurum» dedi. Kibirlilerin bazıları ise, zenginlerin dâvetine gider, fakirlerin dâvetine gitmezler. Bu hâl, tamamen sünnete aykırıdır. Zira Resûl-i Ekrem, yoksulların hattâ kölelerin bile dâvetine giderdi. Hasan b. Ali (R.A.), bir gün katır üzerinde dilencilerin yanından geçerken, onların kum üzerinde yaydıkları ekmek kırıntılarını yerken gördü. Onlara selâm verdi. Onlar selâmı aldıktan sonra, «Ey Resûl'ün kızının oğlu, buyur bizimle yemek ye» dediler. O da «Olur, Allah kibredenleri sevmez» dedi. Binitinden inerek onlarla beraber yedi. Sonra yine selâm vererek ayrılırken, «Ben sizin dâvetinize iştirak ettim. Siz de benim davetime teşrif edin» diyerek onlan yemeğe dâvet etti. Onlar da kabul ettiler ve dâvetine icâbet ettiler. Hasan b. Ali (R.A.) onlara iyi bir ziyafet verdi ve kendileri ile beraber yedi.
«Elimi çanağına uzattığım kimseye boynum büküktür.» diyenin sözü bâzılarına göre sünnete aykırı görülmüşse de, öyle değildir. Şayet dâvet eden, onun icabetinden memnun olmaz ve onu minnet altına almak isterse, o zaman zillet olur. Resûl-i Ekrem, yapılan dâvete icâbet ederlerdi. Çünkü dâvet edenin memnûn kalacağını ve bunun onun için bir şeref sayılacağını bilirdi. Demek ki, bu vaziyete göre değişir. Yedirmekten ağırlanan ve dostlar için külfete katlanan kimsenin, dâvetine icâbet sünnet değildir. Mümkün olduğu kadar mazeret beyân ederek, dâvetten kaçınmalıdır.
Sofilerden biri: «Misâfirin, kendi rızkını yediğine ve onun davetini kabul ile, üstünlük gösterdiğine inanan kimselerin dâvetine icâbet et, başkalarının dâvetine değil.» demiştir.
Seriyyü's-Sakati (Allah rahmet etsin) Allah tarafından mes'ul tutulmayacak ve mahlûkun minneti altına girmeyecek şekilde helâl lokmanın hasretini çekmiştir, Dâvet olunan kimse, minnet altında kalmayacağını ve dâvetin samimi olduğunu bildiği zaman, dâveti kabul etmemesi doğru olmaz. Ebû Turâb en-Nah-şâbî: «Bana takdim edilen bir yemekten kaçındığım için, onbeş gün aç kaldım» dedi. Mâ-rûf-u Kerhî'ye, «Herkesin dâvetine gider misin?» diye sorduklarında; «Ben bir misâfirim, nereye indirirlerse, oraya konaklarım». demiştir.

İkincisi: Hatırlı olmayan fakirin dâvetinden çekinmeyeceği gibi mesâfe uzaklığından ötürü de dâvetten kaçınmamalıdır. Adeten gidilmesi mümkün olan her mesâfedeki dâveti kabul etmelidir. Dâvete icâbet ve hastayı ziyâret Peygamber Efendimizin (S.A.V.) sünnetidir. Zira Resûl-i Ekrem Efendimiz (S.A.V.) bir Hadislerinde: «Eğer Küra-ı Gamim'e dâvet edilsem, icâbet ederim.» buyurmuşlardır. Gamım, Medine'ye birkaç mil uzakta olan bir yerdir. Resûl-i Ekrem (S.A.V.), Ramazan-ı Şerifte oraya gidince hem iftâr etmiş, hem de namazı seferi olarak kılmıştır.

Üçüncüsü: Oruçlu (buradaki oruç nâfile oruçtur) olduğu için, dâvetten geri kalmamalı, iştirak etmelidir. Eğer davet eden onun yemesinden mutlaka memnun oluyorsa, orucunu bozup yemeli ve dâvet edeni sevindirmelidir. Dostunun gönlünü hoş etmesinin sevâbı, oruçtan alacağı sevaptan daha çok olduğunu bilmelidir. Şâyet yemesiyle gönülden memnun kalacağım kestiremiyorsa, görünüşteki ısrarını samimi kabul ederek yemelidir. Şâyet sahibinin ısrarının yapmacık olduğunu anlıyorsa, mazaret beyân ederek orucunu bozmamalıdır.
Dâvette orucunu bozmak istemeyen bir kişiye Resûl-l Ekrem: «Kardeşliğin senin için bu kadar külfete girdiği halde sen «Oruçluyum» demekte hâlâ ısrar ediyorsun.» buyurdular. İbni Abbas: «İyiliklerin en üstünü, kendi nafile orucunu bozmak suretiyle arkadaşlarına ikramda bulunmaktır.» Hâne sahibinin gönlünü hoş etmek maksadıyla tutmakta olduğu nafile orucunu bozmak, ibâdet ve güzel ahlâktır. Sevâbı, oruca devâmından daha çoktur. Şâyet orucu bozmazsa, ona yapılacak ikram güzel koku sürmek ve tatlı sohbet etmektir.

Dördüncüsü: Yemeğinin, evinin, mefruşatının helâl olduğu şüpheli olan veya içki ve benzeri yasak olan şeyler sofrasında bulunan, evi ipek minderler, gümüş kaplar, canlı resimleriyle süslü olan ve mecliste çalgı, oyun, eğlence, dedikodu, çekiştirme, koğuculuk, yalan, iftira ve benzeri kötülükler bulunan kimsenin dâvetine icâbet edilmez. Bunların bulunması icâbete mânidir. Hattâ, bâzılarına gitmek mekrüh ve bâzılarına gitmek ise, haramdır. Dâvet eden, zalim, bid'at sâhibi, fasık ve kötü bir insan olup dâvetiyle şöhret ve gösteriş peşinde koşuyorsa, yine dâvetine icâbet edilmez.

Beşincisi: Dâvete icâbet eden kimsenin ecir kazanabilmesi için, gâyesi karnını doyurmak olmamalıdır. Bu niyetle giderse, dünyalık peşinde gezmiş olur. Şu niyetlere sahip olmalıdır: Resûl-i Ekrem'in (S.A.V.): «Küra'a dâvet edilsem icâbet ederdim» hadisine uyarak sünneti yerine getirmeği. Yine Resûl-i Ekrem Efendimizin: «Dâvete icâbet etmeyen, Allah'a ve Resulüne isyân etmiştir.» hadîs-i şerifine uyarak isyândan kaçınmayı, Yine Resûl-i Ekrem Efendimizin: «Müslüman olan din kardeşine ikrâm eden, Allah'a ikrâm etmiş olur.» hadîs-i şerifine uyarak, dâvet edene ikrâmı, «Mümini sevindiren, Allah'ı memnun etmiş olur.» hadîsine uyarak, dâvet edeni sevindirmeği. Resûl-i Ekrem (S.A.V.), Allah için sevişenlerin, birbirini yedirmelerini ve ziyaret etmelerini şart koştuğundan, Allah için sevişenlerden olabilmek için, sevdiklerine yedirmeğe hazırlandığı gibi, ziyâfete giden de bu niyetle gitmelidir.

Gitmemekle aleyhinde «Kötü huyludur, kibirlidir» gibi dedikodulardan kendisini kurtarmayı niyet etmelidir. Bu husûslar, dâvete icâbette aranacak altı niyettir. Bunlardan bir tânesinin bile, insanı Allah'a daha çok yaklaştıracağı aşikârdır.
Geçmiş büyüklerden birisi, «Yemeğe, içmeğe varıncaya kadar her işimde bir hayır niyetine sâhip olmağı severim» demiştir. Nitekim Rssûl-i Ekrem (S.A.V.), hadîsinde: «Ameller (in kıymeti) ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur. Her kimin de hicreti, isâbet edecek dünyalığa veya nikâh edeceği bir kadından dolayı ise, artık hicreti (Allah'ın ve Resûlünün rızasına değil) hicret sebebi olan şeye müntehidir.» buyurmuşlardır.
Niyet ancak tâat ve mübâh olan şeylere te'sir eder. Menhiyata te'siri olamaz. Meselâ, dostlarını memnun etmek için içki veya başka haram için onlara müsâade ettikten ponra, «Beni niyetim kurtarır. Zira, ameller niyetlere göredir .» demesi, kendisine bir fayda sağlamaz. Bunun aksine olarak en büyük ibâdet olan gazâ ve harpde, dünyalık, rütbe, servet ve ün almağı niyet etmesi, bu gaza ve harbi ibâdet olmaktan çıkarır. Demek ki niyet, tâat ile mübâhda müessir olur. Mübah olan bir işde iyiliğe niyet ederse, sevâp, kötülüğü niyet ederse günah kazanır. Bunun gibi ibâdetlerde Allah rızasını niyet ederse, mükâfat, riya ve gösteriş gibi şeyleri niyet ederse, günah kazanmış olur.






YEMEK DAVETİNE İCABETİN ADÂBI Tarifleri Yemek Hakkında Sözler



(1 adet YEMEK DAVETİNE İCABETİN ADÂBI 67,767 defa bakıldı)


lezzetler.com
Site Hakkında
Kullanım Kuralları
Üyelik Kuralları
Gizlilik Bildirimi
Hediyeli Üyelik
Bölümler
Yemek Kitapları
Mütevazı Lezzetler® Yemek Kitabı
Mütevazı Lezzetler® İkramlar
Mütevazı Lezzetler® Kurabiyeler
Mütevazı Lezzetler® Çorbalar
Mütevazı Lezzetler® Pilavlar
Mütevazı Lezzetler® Videoları
Mütevazı Lezzetler® Fotoğrafları
Mütevazı Lezzetler®
Mütevazı Lezzetler® Sertifikaları
Mütevazı Lezzetler® Türkçe
Mütevazı Lezzetler® Azəricə
Mütevazi Lezzetler® English
Mütevazi Lezzetler® Español
Mütevazi Lezzetler® Deutsch
Mütevazi Lezzetler® Français
Mütevazi Lezzetler® Italiane
Скромные Вкусы® Русский
لذيذ المتواضع ®عربية
Video Sunucuları
video.lezzetler.com
video.ml.md
Youtube
Dailymotion
Facebook
İzlesene
Mynet
Sosyal Medya
lezzetler.com facebook uygulaması
lezzetler.com facebook sayfası
lezzetler.com twitter sayfası
Mütevazı Lezzetler® facebook sayfası
Mutevazı Lezzetler® twitter sayfası