Tunceli Tunceli
Soru: Neden Tunceli'ye gidiyorsunuz?
Cevap: Neden Tunceli'ye gitmeyelim, burası da memleketin bir parçası değil mi?
Tunceli'ye gitmek niyetimizi söylediğimiz herkes bu soruyu sorduğuna göre acaba oraya gitmekte büyük sakıncalar mı var? Diğer iller gibi burayı da ziyaret edeceğiz, Tunceli'yi ayıran fark ne?
Yılda iki kez yemek araştırması için Türkiye'nin değişik yörelerini dolaşırız. Şimsi sıra Tunceli'ye geldi. Mutlaka buralarda da geleneksel tatlar vardır. Tunceli'ye Erzincan'dan karayolu ile geliyoruz mesafe 126 km. Yola çıktıktan 10-15 km. sonra virajlı dar yamaçlardan ton ton yeşillikler, minik şelaleler ve kenarından Fırat nehri eşlik ediyor. İster istemez düşünüyorsunuz bu harika doğa dokusu nerede bulunur. Dağlardan düşebilecek taşlara karşı karayolu ve demir yolu kısa tünellerle korunmuş. Tunceli'ye varana kadar sıra sıra 15 kemerli ve pencereli tünel içinden geçtik. Tüneller güzel olmasına güzeldi ama hepsinin girişine bölücübaşının şablon resmi yapılmış, altına da onu övücü sözler yazılmış, yer yer bölücü örgütün baş harfleri sprey boya ile tünelin duvarlarını çirkinleştirmiş, ne yazık ki bu görüntüler muhteşem manzaranın lezzetini kaçırmış.
Şehre yaklaşıyoruz, meşhur tabela fotoğrafını çekmek için dikkat kesildik ve "Dersim'e Hoşgeldiniz" yazısı ile karşılaştık. Aynı yazının 2 farklı versiyonda Kürtçesi de altına ilave edilmiş. En altta da Tnceli'ye hoşgeldiniz ibaresi var. Bu özgün tabeladan 500 metre sonra alışık olduğumuz standart karayolları tabelasını bulduk. Arabadan indik ve fotoğrafımızı çektik.
Kente giriş tıpkı diğer gördüğümüz 77 il gibi, ama bütün dükkanlar kapalı, kepekler indirilmiş vaziyette, sadece bir fırın ve bir eczane açıktı. Otomobiller park halinde, caddenin ortasına taşlar atılmış, yakılmış lastiklerin, dumanı tütüyordu. Devlete ait işletmelerin, bankaların tabelalrı indirilmiş, kırılmış, dükkanların camlarına sprey boya ile çeşitli yazılar yazılmıştı. Sokaklardaki döküm kanal kapakları sökülmüş, kiralık arabamızı kapağı alınmış çukurlara düşürmemek için azami dikkat sarf ediyoruz. Halk kadınlı, erkekli yaya olarak şehir merkezine ilerliyordu. Yoldan geçen birkaç kişiye "neler oluyor" diye sorduk. Ahali çok normal bir şekilde "bugün protesto yapılacak, dün de gençler polisle çatıştı, eylemler sürecek" diye cevap verdiler.
Çok tuhaf, kişi yaşadığı yerde şiddeti nasıl bu kadar olağan karşılar. Yürüdüğü sokakların alt-üst olmasını alışveriş yaptığı dükkanların kapanmasını, çöp konteynerlerinin parçalanmasını, soluduğu havada yanık kokusu olmasını nasıl kabullenebilir? İnsan memleketini sevdiğini onu harap ederek mi gösterir? Kişi yaşadığı yerin geri kalmasına bu kadar yürekten mi katkıda bulunur.
Evet neden Tunceli'deyiz, bu sorunun içinde halkımızın bilerek ya da bilmeyerek niçin endişe ve korku taşıdığını şimdi çok iyi anlıyorum, bir daha buraya gelinir mi? Ben bun soruya " gelirim" derim. Çünkü burası da vatan toprağının bir parçası değil mi?