Moldova Kişinev Havalimanına iniyoruz.. Pasaport kontrolü için gümrük polisine pasaportlarımızı uzatıyoruz. Polis kısa bir incelemeden sonra işaret parmağıyla kenarda bulunan sandalyeleri göstererek yarım yamalak İngilizcesiyle oturun ve bekleyin diyor. Sebebini soruyoruz ses yok, 'sorun nedir?' diyoruz ters ters bakıyor. Bizimle birlikte Türk pasaportuna sahip bir kaç kişi daha alıkonulmuş. Onlar da şaşkın... Bu arada bir kaç uçak daha iniyor ve Türk vatandaşı olmayan 'diğerleri' kısa sürede ülkeye alınıyor. Biz hala bekletiliyoruz. Yaklaşık 2 saat kuru sandalyelerde oturtulduk...Mahkeme duvarı suratlı bir gümrük polisi elinde pasaportlarımızla geldi. Soğuk bir el hareketiyle gelin işareti yaptı. Tekrar 'sorun nedir?' diye sorduk. Kabaca ve umursamaz bir tavırla başını kaldırdı. Pasaportları tak tak damgaladı elimize tutuşturdu. Nihayet Avrupa'nın en fakir ülkesi Moldova'ya girebildik. Dışarıda taksi ararken bir Türk genci, 'sizi bir hayli beklettiler galiba' dedi. Biz 'evet, size pürüz çıkarmadılar mı?' dedik. 'Yok benim eşim Ukrayna'lı, O'nun pasaportuyla girdik' dedi... Vay Ukrayna pasaportunun kerametine bakın. Bir de bizimkine. Hani biz kıskanılıyorduk, hani Türkiye'min itibarı zirve yapmıştı. Nerede itibarımız? Neyimiz kıskanılıyor? Biz sadece kendimizi kandırıyoruz
|