|
|
Palto St. Petersburg ve Rusya |
|
Banu Atabay
Yazar
Kayıt: 26.05.2005
Mesajlar: 1489 Şehir: Beşevler ÇANKAYA |
Kısa URL: https://ml.md/lc126606
Gönderme Tarihi: 08.Tem.2017
1,474 defa indirildi / yazdırıldı
|
"Burada generaller yaşar, Çar bir de ben" diyordu Gogol Palto romanında, St. Petersburg için.
Bu eserle, üniversitede aldığım Rus Edebiyat Tarihi dersinde tanıştım. Romanın baş kahramanı, dürüst ve fakir bir devlet memuru olan Akakiy Akakiyeviç Bahmaşkin, St. Petersburg'da yaşıyordu. O'nun yaşam çerçevesi 19. yüzyıl Çarlık Rusya'sının bütün detaylarını anlatır. Kitabı tamamladıktan sonra "Acaba bir gün St. Petersburg'u görebilir miyim" diye düşündüğümü hatırlıyorum. Üzerinden çok zaman geçti, hayatımda değişik olaylar yaşadım ve St. Petersburg aklımdan uçtu gitti...
Hani nasip derler ya geze geze yolum bu kente düştü. Artık ben de Gogol'ün Palto' sunun geçtiği şehirdeyim. Akakiy'İn gözünden çok iyi bildiğimi sandığım St Petersburg'dayım.
Daha önce ismi iki kere daha değişmiş. Önce Petrograt, sonra Leningrat şimdi St Petersburg. Bu liman şehri, yaklaşık 300 yıl önce, bizim ifademizle Deli Petro, Ayrupalı'ların değişiyle Büyük Petro tarafından inşa edilmiş. Çar yaşadığı unutulmaz büyük dramlar nedeniyle Moskova'da yaşayamayacağını, artık bir başka başkent olması gerektiğini düşünmüş. Zamanın kıt teknolojisi ve neredeyse bedava insan gücüyle bom boş bir kara parçasını kanaviçe gibi nakşettirmiş. Çamur anlamına gelen Neva nehrini, sayısız kanallarla şehre getirmiş. Üzerlerini açılabilir köprülerle süslemiş.
St. Petersburg uzunların şehri: Uzun kanallar, uzun köprüler, uzun kışlar, uzun günler, uzun geceler. Özellikle Haziran ve Temmuz aylarında yaşanan uzun günler yani bir başka adıyla "beyaz geceler" insan ruhunu farklı boyutlara taşıyor diyebilirim. Düşünün saat 24'e gelmiş ve etrafta hala ışık var. Buna tanık olduğum için mutluyum ancak aydınlıkta uyumak, uyanmak zorunda kalan şehir halkı için zor bir yaşam düzeni olabilir diye düşünüyorum.
Bir de bunun tam tersinin yaşandığı Aralık ve Ocak aylarında çok uzun karanlıklar var. Güneş yüzünü en fazla 2-3 saat gösteriyor. Rus halkının depresif ve alkole meyilli olması belki de bu uzun gecelerin sonucudur.
Rastladığım yerli halk bana nezaketten uzak gibi geldi. Yakın zamanda sona eren kominizmin etkisi hala sürüyor. Yüzler gülmüyor, düşünmeden kalp kırılıyor, işler kurallar doğrultusunda geç yapılıyor. Gelir kaynakları sınırlı olmasına rağmen üretime katkıda bulunma gibi bir kaygıları yok. Yıllardır bildiğimiz "süper güç" sadece uzay teknolisi ve silah sanayiinde göze çarpıyor. Vatandaşların özellikle de gençlerin yaşadığı en büyük özgürlük son model cep telefonlarını koca bir tebessümle kullanmaktan geçiyor.
Hanımlar şık giyinme sevdasında. 30 yaşını geçen bayanların zaten zerafet anlamında pek şansları kalmamış. Bir de göze farklı gelen giyim şekilleri nahoş görüntülere sahne oluyor. Rus kadınlerının hantallığı zannediyorum zor kış koşullarının getirdiği kuvvetli beslenme tarzından kaynaklanıyor. Yüzleri de gülmüyor, hani derler ya "sanki mahkeme duvarı gibi" bir soğukluk sergiliyor duruşları. Yine de yaradılanı hoş görmek lazım Yaradan'dan ötürü.
Kanalları, köprüleri, ünlü Hermitage Müzesi, Tuzcu Sokağı, Dökülen Kan Kilisesi Güzel Sanatlar Akademisi, tarihi Nevski Caddesi, Rus Müzesi St. Petersburg'un en gözde turistik yerleri... Artık Çar ve O'nun generalleri yaşamıyor ama kısa sürede olsa hayatımın bir kaç gününde Ben St. Petersburg'da geçirdim. Elbette bu kent benim kelimelerimden ibaret değil. Anlatılacak çok şey var... En iyisi siz de St. Petersburg'u ziyaret edin ve kendi anılarınızı kendiniz yaşayın.
|
|
Palto St. Petersburg ve Rusya Tarifleri Makaleler
|
|