THY Skylife
Balık yemeklerine Osmanlı sarayının ilgisinin temelinde, ilk başkent Bursa var. Uludağ ırmaklarının suyu mermer kanallarla Bursa sarayının içerisinden geçirilmiş ve balıkları padişaha, yakın çevresine tahsis edilmiştir. Bursada çini tabaklara balık motifleri dahi işlenmiştir.
Osmanlı saray erkânının balığa ilgisi ilk kez Topkapı Sarayında net olarak karşımıza çıkıyor. Otluk Kapısı, Ahırkapı gibi içeri alınan malzemenin ismiyle anılan saray kapılarından biri de Balıkhane Kapısıdır. Sarayın ihtiyacı olan balıklar, mutfağa bu kapıdan alınıyordu. Fatih Sultan Mehmedin balık yemeklerine ilgi gösterdiği, kendisine Terkos Gölünün özel balığının avlanıp getirildiği ve özellikle kekikli yılan balığı (mâhî-i mar) yemeğini yediği biliniyor.
Fatih döneminde saraya balık yumurtası, havyar, istiridye, karides alındığı kayıtlara geçmiştir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde de balık yumurtası, havyar ve kurutulmuş balık alındığı kayıtlar arasındadır. Kanuni Sultan Süleyman Trabzonda doğmuş ve şehzadeliği sırasında burada yöneticilik yapmıştır. Kanuninin Topkapı Sarayı Müzesinde sergilenen kılıçlarından birinin kabzasında hamsi motifi işlidir. IV. Murad döneminde Osmanlı sarayına aylık yaklaşık 1 ton balık alındığı narh defterlerindeki kayıtlardan anlaşılmaktadır. II. Mahmud ve Abdülmecid dönemlerinde sardalya ve mersin balığı yenildiği ve ramazan iftariyelikleri arasına balık yemeklerinin girdiği kaynaklarda belirtiliyor. II. Abdülhamidin kızı Ayşe Osmanoğlu, babasının öğle yemeğinde mezgit veya gelincik balığını tercih ettiğini söylemiştir.
Osmanlı dönemi üzerine uzman Fransız tarihçi Prof. Dr. Robert Mantran kitaplarında Osmanlı İstanbulunun balıklarıyla ün yaptığını, Batılı seyyahların İstanbulun, özellikle de Galata balıkhanelerinin ihtişamı ve buradaki nadir balıkların çeşitliliği karşısında hayran kaldığını, Galatanın dünyanın en iyi balıkhanesi olduğunu belirtmiştir.
|