Hoşaf (fıkra)
Adamın biri karısını boşamış. Yeniden gencecik bir hanımla evlenmiş. Sofraya, yemek üstüne her hoşaf geldikçe, adamcağız yeni eşini eleştirirmiş:
—Hanım sen hoşaf yapmasını bilmiyorsun! Bizim eski hanım bana hep yaldızlı hoşaf hazırlardı.
Yeni hanım bu işi bir türlü anlayamaz üzülürmüş. Bir gün komşusuna derdini anlatmış. O da:
—Sen hiç merak etme. Hoşafı sofraya getirdiğinde, temiz kaşık koyma, Yemek yenilen yağlı kaşıklarla içilir demiş.
Kadıncağız, ertesi gün komşusunun tavsiyesini tutunca, huysuz eşi, hoşaf kâselerinin içine sokulan yağlı kaşıklar, hoşafın üstünde ışıltılar yapınca:
—Hah şöyle! Demek sen de öğrendin yaldızlı hoşaf pişirmesini! diye takdirlerini esirgememiş..