Alıntı: Kiler Magazin
Türk Lokumu:
Avrupa'da lokum "Turkish delight" olarak biliniyor. Tanınmasına 19. yüzyılda istanbul'a gelen bir ingiliz turist vesile oluyor. Bahçekapı'daki Hacı Bekir'den aldığı lokumları ülkesine götürdüğünde, Türk lokumunu farkında olmadan Avrupa'ya tanıtıyor.
Akide Şekeri:
18. yüzyıl sonlarında Avrupa'dan ülkemize gelen "kelle şekeri" de, Hacı Bekir'in mahir ellerinde akideye dönüşüyor. 1777'de Bahçekapı'da açtığı küçük dükkânında çok çeşitli ve beğeni en tatlı keşiflerinde bulunan Hacı Bekir, aslen Kastamonu'nun Araç ilçesinden geliyordu.
Önce kelle şekerini havanlarda dövüp eriterek gül, tarçın gibi ilavelerle doğal aroma ve boyalarla pişirerek, akide şekeri imalatını geliştiriyor 1811'de. Avrupa'nın bulduğu nişastayı un niyetine kullanıp; şeker ve nişasta terkibiyle bugünkü tadına doyulmaz lokum imalatına geçiyor.
Bayram şekeri Hacı Bekir:
ilk zamanlar "lokum" kelimesi yerine Arapça "boğazı rahatlatan" manasındaki "ra-hat-ul hulkum" denmiş. Zamanla "rahat lokum", "lâti lokum" olarak değişmiş; en sonunda "lokum"da karar kılınmış. Lokum çeşitlerinin haddi hesabı yok: Sade, fındıklı, antepfıstıklı derken karşınıza bademli, cevizli ve hindistancevizlisi çıkar ya da portakallı, güllü, limonlu, çilekli, naneli lokumlar. Bu çeşitlerin arasında en çok övgü alanı elbette kaymaklı olanıdır.
Öyle ki Osmanlı padişahlarından 2. Murat, çeşitli ustalar tarafından huzuruna getirilen bin bir çeşit şekerleme arasından Hacı Bekir'in bu şaheserini seçmiş.
Huzurun simgesi akide şekeri:
istanbul yaşamına klasik şekerleme olarak giren akide ise, bir yeniçeri geleneğinden geliyor. Osmanlı Devleti'nde ulufe günü yeniçerilere üç aylıkları dağıtılır ve saray avlusunda yemek verilirmiş. Sadrazam ve Divan-ı Hümayun üyeleri, önce askerin yemeğini tadar, sonra kendilerine yaldızlı tabaklar içinde akide şekeri sunulurmuş. Bu ikram, Kapıkulu askerinin aldığı ücretten memnun olduğunun göstergesiymiş. Bugün de mevlit geleneğimizde, dirlik, düzen ve huzurun simgesi akideler dağıtılıyor. Bunların yapımı sırasında soğumaya bırakılan şeker ağdasına gülsuyu, bergamut, portakal, limon, çilek vb. meyve usareleri ilave ediliyor. Ya da gül, nane veya tarçın gibi aramalar; susam, fındık ve kuru meyvelerin katılmasıyla o tadına doyulmaz rengârenk, hoş kokulu şekerler elde ediliyor.
Amerika, Japonya, Güney Afrika, Mısır, ingiltere ve Fransa'da temsilcilikleri bulunan Şekerci Hacı Bekir firmasının Eminönü Bahçekapı'daki satış yeri; kapı girişinden tezgâhına, ocağından bacasına kadar ilk günkü haliyle hizmetini sürdürüyor; aynı zamanda istanbul geleneğinin bir parçası olarak. Ramazan bayramında, bayramlaşmak için evlerimize ziyarete gelen misafirlerimizi, neden kendi geleneğimizin bir parçası haline gelmiş lezzetli lokumlarla ya da rengârenk akidelerle karşılamayalım ki?
|