Mehmet Sarıoğlan - Gülhan Yalın
Gastronomi turizmi kavramı ise, oldukça yeni bir kavram olmakla birlikte, herhangi bir bölgeye özgü yiyecek ve içeceklerin üretiminden tüketimine kadar tüm aşamalarına tanıklık etmek, onların tadımını yapmak, bölgenin festivallerini, lokantalarını ziyaret etmek için yapılan seyahatler olarak tanımlanmaktadır. Son zamanlarda özellikle yeme içme kültürü ile turizm arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır ve bu durumda turistlerin destinasyon seçiminde dikkat ettikleri unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gastronomi turizminin temelinde yatan unsur yiyecek ve içecekler olmakla birlikte aslında bu yiyecek ve içeceklerin üretim yerlerinin de gezilmesi temel amaç içinde yer almaktadır. Dolayısıyla turistlerin seyahat motivasyonu oluşturmada ve seyahat etme noktasında önemli bir turizm çeşididir.
Gastronomi turizmi yiyecek kültürü ve turizm arasındaki ilişkiyi ifade etmekte ve seyahatlerin çoğunluğu da yöreye özgü yiyecek ve içeceklerin bulunduğu yerlere yapılmaktadır.
Türk mutfağı sahip olduğu tarihsel geçmişi, mutfak kültürü ve turistik çekiciliği ile gastronomi turizmi için olmazsa olmaz bir ülke konumundadır. Özellikle Gaziantep, Adana, Hatay, Mersin gibi illerimiz bu amaçla seyahatlerin yapılabildiği şehirler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şahin (2014) de yapmış olduğu çalışmada Türkiye’nin gastronomi turizmi potansiyelinin, geleneksel yiyecek ve içeceklerle, mutfak kültürü ile sahip olduğu değerler ile oldukça fazla olduğunu ifade etmektedir.
Özellikle Türk mutfağı sahip olduğu çeşitliliği ile dünyada üç önemli mutfak arasında yer almaktadır. Ancak Türkiye’de gastronomi turizmi henüz yeni yeni gelişme göstermektedir (Uyar ve Zengin, 2015). Turizmin önemi de gün geçtikçe artmaktadır. Özellikle turistlerin farklı lezzetleri denemeleri için yaptıkları seyahatler, turizmde ilgi çekici bir konu haline gelmiştir.
Gastronomi turizminin turizmde ayrı bir önemi bulunmaktadır. Çünkü her alanı etkisi altına almaktadır. Örneğin, konaklama işletmeleri, barlar, kafeteryalar gibi yiyecek içecek mekanları buna örnek verilebilir.
Gastronomi unsuru destinasyonlar için ciddi bir ekonomik katkı sağlamaktadır. Özellikle deniz, kum, güneş üçlemesine sahip destinasyonlar da bile gastronomi tek başına fark yaratan bir unsurdur.
Turistlerin bu destinasyonları ziyaretleri sonucunda o bölgeye özgü lezzetleri tatmanın yanında yemek ile iletişimleri sağlanmış olmaktadır.
katkı sağlamaktadır. Özellikle deniz, kum, güneş üçlemesine sahip destinasyonlar da bile gastronomi tek başına fark yaratan bir unsurdur.
Turistlerin bu destinasyonları ziyaretleri sonucunda o bölgeye özgü lezzetleri tatmanın yanında yemek ile iletişimleri sağlanmış olmaktadır.
Özellikle Türkiye’nin yedi bölgesindeki mutfak çeşitliliği, bölgelerin coğrafi konumları, flora ve faunası ile birlikte eşsiz bir gastronomik değere sahiptir. Ancak bu zenginliğe rağmen pazarlama faaliyetlerinde ise oldukça yetersiz kalmaktadır. Avrupa ülkeleri gastronomi ile marka değeri oluştururken, Türkiye için Türk mutfağı inanılmaz bir potansiyel sağlamaktadır.
Dünya mutfakları arasında ilk üç sırada yer alan Türk mutfağını, gastronomi ile ilgilenen araştırmacılar oldukça önemli bir konumda görmektedir. Ayrıca dünya mutfakları arasında en besleyici mutfak olarak da Türk mutfağı başta gelmektedir.
Ankara Ticaret Odası ve Ankara Patent Odası tarafından yapılan bir proje ile “Türkiye’nin Lezzet Haritası” ortaya çıkarılmıştır. Bu proje sonucunda Türkiye sahip olduğu yemek çeşitliliği ve zenginliği ile gastronomi alanında geniş bir potansiyele sahiptir.
Gastronomi ile Türkiye’de bir çok destinasyon güçlü imaj ve değer kazanacaktır. Bunun için yapılması gereken en önemli unsur doğru bir pazarlama tekniği ve konumlandırma ile destinasyonların başarısına katkı sağlamaktır.
Son zamanlarda insanlar yeme ve içme için seyahatler gerçekleştirmektedir. Gittikleri yerleri seçim aşamasında da yörenin sahip olduğu yemek kültürü oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Buradan hareketle yiyecekler ile destinasyonlar arasında doğrudan bir ilişki bulunmakta ve ülke adları ile de markalaşma sürecine girmektedirler. Buna örnek olarak da Türk mutfağı verilebilir.
Destinasyonlar ve toplumlar hakkında bilgi alabilmenin bir diğer yolu onların beslenme alışkanlıkları ve mutfak kültürlerini öğrenmektir. Dolayısıyla günümüzde giderek artan seyahatlerin temelini yiyecek içecek deneyimleri oluşturmaktadır.
Pearce (2002) yapmış olduğu çalışmada özellikle insanların destinasyon karar süreçlerinde çekicilik unsuru olarak yeme içme unsurunu gördüklerini ifade etmiştir.
Yöresel yiyecek ve içecekler başta gastronomi turizmi içerisinde yer alsa da birçok turizm türleri kapsamında da değerlendirilmekte ve tüketicilerin satın alma kararları üzerine etkisi bulunmaktadır. Yöresel ürünler aynı zamanda bölge halkı içinde ekonomik bir unsur olarak görülmektedir. Gastronomi turizmine giderek artan ilgi ile insanlar yeniden seyahat etme motivasyonu kazanmakta ve o kültüre yakınlaşmaktadır (Kim and Eves, 2012). Bu sebeptendir ki destinasyonlar yöresel yiyecek ve içeceklerini turizmin gelişmesi için bir araç olarak kullanmaya başlamışlardır.
Yöresel yiyecek içecek deneyimden bahsederken, yöresel mutfak kavramına da değinmek gerekir. Yöresel mutfak kavramı; bir bölgeye özgü, bölge insanlarının kültürü ile ortaya çıkmış ve kendilerine has hazırlama süreçleri olan yiyecek ve içecekler olarak tanımlanmaktadır.
Yöresel ürünlerin belli bir yerde üretilmesi, tarihsel süreç içerisinde gelişmesi onun özgünlüğünü ifade eder ve bu nitelikler yöresel ürünlerin cazibesini artırarak çekicilik unsuru haline dönüştürür.
Turist tarafından yerel halkın kültürünü anlamada yöresel ürünlerin rolü oldukça fazladır. Yöresel yiyecek ve içecek unsuru destinasyonlar için turizmde rekabet gücü sağlamaktadır. Ayrıca turist deneyimlerinde de olumlu imaj yaratarak destinasyon tercihlerinde hatırlanabilir olmaktadır.
Alonso ve Liu, (2011) de yapmış oldukları çalışmada destinasyonların sahip oldukları yerel mutfaklar bölgeye birçok imkan sunarak onların kalkınması için bir araç olarak görülmektedir. Günümüzde destinasyon pazarlamasında yerel mutfakların kullanımı önem arz etmektedir.
Fakat yöresel ürünlerin sağladığı pek çok avantaj olmasına rağmen pazarlama çalışmalarında yetersiz görülmekte ve önemi anlaşılmamaktadır. Oysa ki yöresel ürünlerin destinasyon pazarlamasında doğru bir şekilde kullanımı diğer destinasyonlar arasında ayrıştırıcı olabilecektir. Fakat bunu gerçekleştirirken dikkat edilmesi gereken husus tüketicilerin istek ve ihtiyaçları belirlenip o doğrultu da bir pazarlama çalışmasının yapılmasıdır.
Son zamanlarda turistlerin ilgilendikleri konuların başında toplumların tüketim alışkanlıkları gelmektedir. Doğal ve belirli bir bölgeye özgü yiyecek ve içecekleri satın almaya hazır olan turistler, özellikle seyahatlerine yön veren bu yemek kültürü unsuru onların daha çok bilgiye ve harcama gücüne de etki etmektedir.
|