Kültür ve Turizm Bakanlığı
Adamın biri köyün imamını yemeğe çağırmış. İtibar etmiş olmak için de büyük oğlunu sofrada bizzat hizmete memur etmiş.Fakat imama efendi, gelen tepsilere öylesine yumulmuş ki, kimseyi ne gözü, görüyor, ne söyleneni dinliyormuş.Kah kuş kanadı, kah ayı kulağı ile geleni silip süpürüyor, son kalıntıları da sıyırıp mideye indirirken ‘Sünnettir’ diyormuş. Hani derler ya “mollanın karnı beştir, biri her zaman boştur.”
Hoca efendinin bu haline ev sahibini hayli canı sıkılmış ama çağırmış bulunmuş bir kere.Dördüncü beşinci kaptan sonra hafifçe karnı doymaya başlayan hazret nihayet başını kaldırmış ve gözü evin delikanlısına ilişmiş:
“Maşallah! Mahdum bey mi?”
“Evet Mahdum”
“Maşallah, maşallah, adı nedir?”
“Farz...”
“Ne? Farz’dan da isim mi olur?”
“Ya, sünnet diyeyim de onu da ye emi!..”
|