İstanbul'cu olan, her fırsatta İstanbul'a giden, ülkeyi İstanbul'dan yöneten ve bu ülkenin bütün malını, zenginliğini, insanını İstanbul'a taşıyan sayın başbakandan bir İstanbul projesi daha; İstanbul'a 2. boğaz.
İstanbul boğazının deniz trafiğini yapılacak 2. kanala vereceklermiş. 'Süveyş Kanalı', 'Panama Kanalı' gibi bir su yolu yapılacakmış.
Başı sonu hesap edilmemiş, olabilirliği, getirisi, görüsü fazlaca düşünülmemiş, sırf popülist yaklaşımlarla seçim beyannamesine konmuş bir proje. Aslında buna proje de denmez olsa olsa ütopya.
Eğer amacınız boğazın deniz trafiğini rahatlatmaksa, ilk İşiniz İstanbul'u büyütmek değil, küçültmek olsun. Siz İstanbul'u büyüttükçe Türkiye küçülüyor farkındamısınız? Türkiye'nin bütün zenginliğini dar bir alana üstelik deprem riski çok yüksek bir alana topluyorsunuz.
Banka genel Müdürlüklerinin Ankara'dan İstanbul'a taşınmaması için, illa da taşınacaksa Çankırı, Bayburt gibi gelişmeyi bekleyen illere taşınması için, Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığına mektup gönerdik, el cevap; "ilginize teşekkürler..."
İstanbul'a 2 şehir daha kuracakmışınız, o iki şehri hangi nüfusla dolduracaksınız. İstanbulun toprağının tamamını imara açsanız takribi 60 milyon nüfusu alabilecek kapasitede. Amacınız Türkiye Cumhuriyetini taşıyıp yerine İstanbul Cumhuriyet'mi kurmak?
Bu gün İstanbul'da 450.000 adet konut fazlası olduğu söyleniyor. Bu konutlar neyle dolacak? Yoksa 2 milyonluk Dubai'nin 12 milyonluk konut yapması gibi, bu ülkenin sermayesi elde mi patlayacak.
İşin parasal yönü;
# Eni en az 500 metre derinliği 50 km. olan bir arazi şeridinin kamulaştırılma bedeli çok ciddi paralar tutacaktır.
# Bir yerde kanal varsa oraya köprü de lazımdır. Karayolu ve demiryolu için gemilere mani olmayacak, boğaz köprüleri gibi çok yüksek köprüler ya da tüneller yapılmalıdır, bu da çok ucuz olmayacaktır.
# Yapılması istenen kanalın maliyetine bu ülkenin en az 20 şehrine çok ciddi istihdam yaratacak yatırım yapılabilir, göç tersine çevrilebilir.
Bir de işin ekolojik yönü var;
# Eni 150 metre, derinliği 25 metre, uzunluğu 50 km olan bir kanalın toplam harfiyatı denize 0 kabul edersek 200 milyon metre küp yapar.
# Toprağın özgül ağırlığını 1/2,5 kabul edersek, 200 metre küp ya da 500 milyon ton toprağı nereye taşıyacaksınız?
# Milyonlarca ağaç kesilecek, milyonlarca canlının yuvası bozulacak, ölecek ya da göç edecek, yüzlerce tatlı su kaynağının yatağı değişecek ve kullanılamayacak duruma gelecek.
# Karadeniz ve Marmara tarafında yeni bir deniz akıntısı oluşacak milyonlarca deniz canlısının yuvaları bozulup yaşam alanları daralacak.
Bu kadar masrafa gerek kalmadan da boğaz trafiğine çözüm üretilebilir;
# Öncelikle günün şartlarına cevap vermiyen Montrö anlaşmasının ilgili maddesi tek taraflı fesh edilebilir.
# Haliç geçişinde olduğu gibi büyük tonajlı gemilere geceyarısı ve belirli saat aralığında geçiş izni verilebilir.
# Boğazı geçen gemilere klavuz kaptan zorunluluğunda geçiş izni verilebilir.
Sonuç olarak dünyanın en pahalı projesini mi yapacaklar? Ülkenin bu kadar sorunu varken arsa spakülatörlerini mı mutlu edecekler?
Siz milyonlarca ton toprağı yer değiştirirseniz ve yerini suyla doldurursanız, ağırlıktan dolayı ufak tefek depremler olacaktır.
En cahil insan bile bilir ki; tabiyat müdahele kabul etmez ve eninde sonunda intikamını alır. Bu oturma depremleri, beklenen büyük Marmara depremini tetiklemesin?
Banu Atabay
28.Nisan.2011
|