Arap Mutfağı
Halim Dağ
Orta Doğu (yoğun olarak Arap yarımadasında) ve Kuzey Afrika’da yaşayan ve birbirinden farklı ülkelerde yaşayan Arap halkları 15 ve 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğunun egemenliği altına girmişlerdir. Bugünkü Türkiye’nin güney sınırları Arap dünyasının iki devletiyle komşudur. Türkiye’nin bazı illerinde de Arap toplulukları yaşamaktadır. Yoğun bir kültürel alışveriş hem komşuluk hem de iç içe yaşamaktan kaynaklanmaktadır ve din birliği bu ilişkileri kuvvetlendirmektedir.
Homojen bir Arap mutfağından bahsetmek mümkün değildir. Ancak ülkelere göre değişiklikler gösteren, bazı ortak noktaları bünyesinde barındıran zengin bir Arap mutfağından da burada söz etmek gerekir. Daha çok et ve tahıl ürünlerine dayalı malzemelerle oluşturulan ve çeşit bakımından hayli zengin bir mutfak kültürü bulunmaktadır. Et çeşitleri daha çok küçük baş hayvanlardan temin edilir. Zaman zaman deve ve ceylan gibi hayvanların etlerinden de yararlanılır. Etin pişirilmesi daima ateşle direkt temas ettirilerek yapılır. Ateşle temas eden ette bakteri üreme ihtimali, tencerede pişirilen ete göre daha azdır. Ve bu yöntem artık Arap mutfağının geleneksel uygulama biçimi halini almıştır. Bu tür pişirme tekniği ile oluşturulan yemeklere “Kebap” adı verilir. Onlarca çeşidi vardır. Arap mutfağına orta zamanlarda giren sebzelerle hafifletilmiş kebap çeşitleri bu birikimi daha zenginleştirmiştir.
Arap mutfağının bir başka asli unsuru olan tahıllarla yapılan yemekler de etler kadar zengin çeşitlere sahiptir. Bulgur ve un gibi buğday ürünleri, arpa, yulaf gibi tahıllar çok çeşitli ekmek yapımında kullanılır. Hamurla etin birlikte kullanıldığı yemekler de vardır. Lahmacun ve pide çeşitleri gibi… Bazı kurutularak yenilen gıda ürünleri de Arap mutfağının vazgeçilmezleri arasındadır. Nohut ve mercimek bunların başlıcalarıdır. Arap mutfağı tatlıları bakımından da hayli zengindir. Şeker ve pekmez kullanılarak yapılan tatlılar daha çok hamurlu ve şerbetli tatlılardır.